50-75
Harry Potter Ates Kadehi
"Aman yani!" dedi Hermione. O ve Harry, Ron'u sıkıca kollarından tutup oldugu yerde döndürdüler
ve oradan uzaklastırdılar. Veela'lar ile hayranlarının sesleri tamamen duyulmaz hale geldiginde,
agaçlıgın tam or-tasındaydılar. Simdi yalnızmıs gibi görünüyorlardı, her sey çok daha sessizdi.
Hajry çevreye baktı. "Sanırım burada bekleyebiliriz, ha? Birisi gelecek olursa bir kilometre öteden
duyarız."
Daha kelimeler agzından henüz çıkmıstı ki, tam önlerindeki agacın ardından aniden Ludo Bagman
ortaya çıkh.
ki asanın zayıf ısıgında bile, Harry, Bagman'ın çok degistigini görebiliyordu. Artık neseli ve pembe
yüzlü degildi, adımlan çevikligini yitirmisti. Bembeyaz ve gergin bir hali vardı.
152
"Kim o?" dedi. Onlara bakıp gözlerini kırpıstırıyor, yüzlerini seçmeye çalısıyordu. "Burada ne
yapıyorsunuz böyle tek basınıza?"
Saskınlıkla birbirlerine baktılar.
"Sey," dedi Ron, "bir tür ayaklanma var da."
Bagman ona bakakaldı. "Ne?"
"Kampta... birileri bir Muggle ailesini ele geçirmis..."
Bagman yüksek sesle küfür etti. "Lanet olsun!" dedi, hayli saskın görünerek. Baska da tek kelime
etmeden, küçük bir pop se^' aharlastı.
Hermione kaslar..n ^attı. "Mr Bagman pek de duruma hâkim gibi görünmüyor, degil mi?"
Ron, "Ama büyük bir Vurucu'ydu," dedi. Onlara yol göstererek patikadan küçük bir açıklıga çıkardı,
bir agacın dibindeki kuru ot öbegine oturdu. "VVimbourne VVasps'te oynarken, takım arka arkaya
üç kez lig sampiyonu oldu."
Cebinden küçük Krum bebegini çıkardı, yere koydu ve yürümesini seyretti. Gerçek Krum gibi bu
model de birazcık paytak ve düsük omuzluydu, taraklı ayaklarının üzerinde süpürgesinde
oldugundan çok daha az etkileyiciydi. Harry kamp yerinden gelen gürültüleri dinliyordu. Ortalık
sessizlesmis gibiydi, belki de ayaklanma sona ermisti.
Bir süre sonra Hermione, "Umarım ötekiler iyidir," dedi.
"Onlara bir sey olmaz," dedi Ron.
Harry, Ron'un yanına oturup, küçük Krum bebeginin dökülmüs yaprakların üstünde kambur
kambur
153
yürümesini izleyerek, "Düsün bir," dedi, "baban Lucius Malfoy'u yakalamıs olsa. Hep onun böyle
bir seyle ilintisini bulmak istedigini söylerdi."
Ron, "ste o zaman Draco öyle pis pis sıntamaz, emin ol," dedi.
Hermione endiseyle, "Ama o zavallı Muggle'lar," dedi, "ya onları yere indiremezlerse?"
Ron yatıstırıcı bir edayla "ndirirler," dedi. "Bir yolunu bulurlar."
"Bütün Sihir Bakanlıgı bu gece buradayken böyle bir sey yapmak çılgınlık ama!" dedi Hermione.
"Yani nasıl olur da bunun yanlarına kalacagını sanırlar? Sizce içiyorlar mıydı, yoksa sadece -"
Ama birden cümlesini yanda bıraktı ve omzunun üstünden geriye baktı. Harry ve Ron da hemen
arkalarına döndüler. Sanki bir sey açıklıga dogru sendeleyerek geliyor gibiydi. Karanlık agaçlann
arkasındaki düzensiz ayak seslerini dinleyerek beklediler. Ama sesler aniden durdu.
"Hey!" diye seslendi Harry.
Ses çıkmadı. Harry ayaga kalktı, agacın yanından gözledi. Çok uzagı göremeyecek kadar
karanlıktı, ama birinin tam onun görüs alanının dısında ayakta durdugunu hissedebiliyordu.
"Kim var orda?" dedi.
Ve sonra, hiçbir uyan olmaksızın, çevrelerindeki sessizlik, agaçlıkta daha önce duyduklarına hiç
benzemeyen bir sesle parçalandı. Bir panik çıglıgı degildi bu, daha çok bir büyüye benziyordu.
154
"MORSMORDRE/"
Ve Harry'nin gözlerinin nüfuz etmek için çırpındıgı karanlıgın içinden muazzam, yesil ve parıldayan
bir sey fıskırdı; agaçların tepelerini asıp göge uçtu.
Ron yeniden ayaga fırlarken, "Bu da ne?" diyebildi. Havada belirmis olan seye bakıyordu.
Page 51
Harry Potter Ates Kadehi
Harry bir an için bunu yine bir ayakkabıcı cin olusumu sandı. Sonra devasa bir kafatası oldugunu
fark etti, zümrüt yıldızlara benzeyen seylerden meydana gelmisti, agzından dil gibi bir yılan
çıkıyordu. Onlar bakarken sekil yükseldikçe yükseldi, yesilimsi bir duman bulutu içinde parladı.
Yeni bir yıldız kümesi gibi kara gökyüzünün üstüne kalıbı çıktı.
Birden çevrelerindeki bütün agaçlıktan çıglıklar yükseldi. Harry nedenini anlamadı, herhalde
kafatası birden ortaya çıktıgı içindi. Kafatası simdi tüyler ürpertici bir neon tabela gibi bütün
agaçlıgı aydınlatacak kadar yükselmisti. Harry, onu yaratan kisiyi görebilmek için karanlıgı taradı,
ama kimseyi göremedi.
"Kim var orda?" diye seslendi yeniden.
"Harry, gel, yürül" Hermione onun ceketinin arkasını yakalamıstı ve Harry'yi geriye dogru
çekiyordu.
"Ne oldu?" dedi Harry. Onun yüzünü böylesine solgun ve dehset içinde görünce sasırmıstı.
"Karanlık saret, Harry!" diye inledi Hermione, onu çekebildigi kadar sertçe çekiyordu.
"Kim-Oldugunu-Bi-lirsin-Sen'in isareti!"
"Voldemort mu-?"
"Hadi, Harry!"
155
Harry döndü - Ron telasla minyatür Krum'u kapmıstı - üçü de açıklıga batandılar - ama daha onlar
telasla birkaç adım atamadan duyulan bir dizi pop sesi, birdenbire belirip çevrelerini saran yirmi
büyücünün gelisini ilan etti.
Harry hızla döndü ve hemen bir seyi fark etti: Büyücülerin hepsi asasını çıkarmıstı ve asaların
hepsi ona, Ron'a ve Hermione'ye dönmüstü. Harry duraklayıp düsünmeden haykırdı: "YERE
YATIN!" Diger ikisini yakalayıp yere çekti.
Yirmi ses, "SERSEMLET!" diye bagırdı - göz kamastırıcı bir dizi ısık çaktı. Harry basındaki saçlann,
sanki açıklıgı siddetli bir rüzgâr yalamıs gibi dalgalandıgını hissetti. Basını bir santim kaldırınca,
büyücülerin asalanndan fıskıran ates kırmızısı ısıkların kendilerine dogru uçtugunu gördü:
Birbirleriyle çarpısıyor, agaç gövdelerine çarpıp sekiyor, karanlıga dogru sıçrıyorlardı-
"Durun!" diye haykırdı Harry'nin tanıdıgı bir ses. "DURUN! O benim oglum!"
Harry'nin saçını uçusturan rüzgâr dindi. Harry basını biraz daha yukarı kaldırdı. Önündeki büyücü
asasını indirmisti. Harry yerde yuvarlandı ve Mr VVeas-ley'nin, yüzünde dehset dolu bir ifadeyle,
onlara dogru geldigini gördü.
"Ron - Harry -" sesi titriyordu, "- Hermione - bir seyiniz yok ya?"
Soguk, sert bir ses, "Yolumc'an çekil, Arthur," dedi.
Mr Crouch'tu. O ve diger Bakanlık büyücüleri onla-
156
ra dogru ilerliyorlardı. Harry onlarla yüz yüze gelmek için ayaga kalktı. Mr Crouch'un yüzü öfkeyle
gerilmisti.
Öfkeyle, "Hanginiz?" diye sordu, keskin bakıslı gözleri ondan ona gidip geliyordu. "Karanlık saret'i
hanginiz yaptı?"
"Onu biz yapmadık!" dedi Harry, eliyle kafatasını göstererek.
Dirsegini ovalayıp dargın dargın babasına bakan Ron, "Biz hiçbir sey yapmadık!" dedi. "Bize niye
saldırdınız ki?"
"Yalan söylemeyin, efendim!" diye bagırdı Mr Cro-uch. Asası hâlâ Ron'a dönüktü, gözleri de
yerinden ugramıstı - hafiften delirmis gibi görünüyordu. "Suç mahallinde yakalandınız!"
Uzun, yünlü sabahlıklı bir cadı, "Barty" diye fısıldadı, "onlar çocuk, Barty, onlar asla -"
Mr VVeasley çabucak, "Siz üçünüz, isaret nereden geldi?" diye sordu.
Hermione titreyerek, "Oradan," dedi. Sesi duydukları yeri gösteriyordu. "Agaçların ardında birileri
vardı... Bir seyler haykırdılar - büyülü sözler -"
Mr Crouch yerinden ugramıs gözlerim Hermi-one'ye çevirerek, "Ah, orada duruyorlardı, öyle mi?"
diye sordu. Yüzünü bastan asagı bir inanmazlık ifadesi kaplamıstı. "Büyülü sözler, öyle mi? Bu
saret'in nasıl yapıldıgım pek güzel biliyora benziyorsunuz, küçükha-nım -"
Ama Mr Crouch dısındaki Bakanlık büyücüleri
Page 52
Harry Potter Ates Kadehi
157
Harry, Ron ya da Hermione'nin kafatasını yaratmıs olacaklarına hiç mi hiç ihtimal vermiyorlardı.
Tam tersine, Hermione'nin sözleri üzerine hepsi yeniden asalannı kaldırıp onun gösterdigi yöne
dogrultmuslardı. Gözlerini kısmıs, karanlık agaçların arasına bakıyorlardı.
Yünlü sabahlıklı cadı, "Çok geç kaldık," diye basını salladı. "Buharlasmıs olmalılar."
Çalı gibi, kahverengi sakallı bir büyücü, "Sanmam," dedi. Amos Diggory'ydi bu, Cedric'in babası.
"Sersemletici'lerimiz o agaçlann arasını tarayarak geçti... Büyük ihtimalle onları yakaladık..."
Mr Diggory omuzlarını diklestirerek asasını kaldırdı, açıklıgı uygun adım geçti. Karanlıkta gözden
kaybolurken, birkaç büyücü, "Amos, dikkat et!" diye uyardı. Hermione onun gözden kaybolusunu
elleriyle agzını kapatarak izledi.
Birkaç saniye sonra Mr Diggory'nin haykırdıgını duydular.
"Evet! Yakaladık onları! Burada biri var! Baygın! Bu - ama^ vay canına..."
Mr Crouch kulaklarına inanamıyormus gibi, "Birini mi yakaladın?" diye bagırdı, "Kim? Kimmis?"
Kulaklarına kırılan dal sesleri, yaprak hısırtıları geldi. Sonra da Mr Diggory yeniden agaçlann
ardından çıkıp görünürken, çatırtılarla karısık adım sesleri duydular. Kollarında minik, bedeni
gevsemis birini tasıyordu. Harry çay peçetesini hemen tanıdı. Bu, VVinky'ydi.
Mr Diggory, Mr Crouch'un ev cinini yere, onun ayaklarının dibine koyarken, Mr Crouch
kıpırdamadan,
158
konusmadan öylece durdu. Diger Bakanlık büyücülerinin hepsi ona bakıyordu. Crouch birkaç
saniye oldugu yere mıhlanmıs gibi kaldı. VVinky'ye dogru bakarken beyaz yüzünde gözleri ates
gibi parlıyordu. Sonra yeniden canlandı sanki.
"Bu - olamaz -" dedi kesik kesik. "Hayır -"
Hızla Mr Diggory'nin yanından geçip onun VVinky'yi buldugu yere dogru yürüdü.
Mr Diggory arkasından, "Hiçbir anlamı yok, Mr Crouch," diye seslendi. "Orda baska kimse yok."
Ama Mr Crouch, Diggory'nin sözüne inanmaya ra^ zı degil gibiydi. Onun ayak seslerini, çevreyi
ararken çalıları itince çıkan yaprak hısırtısını duyabiliyorlardı.
Mr Diggory, Winky'nin baygın yüzüne sert sert bakarak, "Eh, biraz utanç verici tabii," dedi. "Barty
Cro-uch'un ev cini... Yani, demek istiyorum ki..."
Mr VVeasley sükûnetle, "Kendine gel, Amos," dedi. "Cinin bunu yaptıgını ciddi ciddi
düsünmüyorsun, degil mi? Karanlık saret bir büyücü isaretidir. Asa gerektirir."
"Evet," dedi Mr Diggory, "asası vardı zaten."
"Ne?" dedi Mr VVeasley.
"ste, bak." Mr Diggory bir asa kaldırıp Mr VVeas-ley'ye gösterdi. "Elindeydi. Yani, her seyden
önce, Asa Kullanımı Yönetmeligi'nin üçüncü maddesi ihlal edilmis oluyor, insan olmayan
yaratıkların asa tasıması da, kullanması da yasaktır."
Tam o sırada bir pop sesi daha duyuldu ve Ludo Bagman hemen Mr Weasley'nin yanı basında
Cisimlen-
159
di. Solugu kesilmis, nerede oldugunun farkında degilmis gibi görünüyordu. Oldugu yerde döndü,
gözleri fincan gibi yukarı, zümrüt yesili kafatasına dikildi.
Soluk soluga, meslektaslarına soru sorarcasına dönerken, Winky'yi neredeyse çigniyordu. "Karanlık
saret!" dedi. "Kim yaptı bunu? Yakaladınız mı? Barty! Neler oluyor?"
Mr Crouch elleri bos dönmüstü. Yüzü hâlâ hortlak gibi beyazdı, elleri de, dis fırçasını andıran bıyıgı
da oynayıp duruyordu.
"Nerelerdeydin, Barty?" dedi Bagman. "Maçta niye yoktun? Cinin sana bir yer ayırmıstı - Vay
canına!" Bagman ayaklarının altında yatan VVinky'yi henüz fark etmisti. "Ona ne oldu?"
"Mesguldüm, Ludo," dedi Mr Crouch. Hâlâ kesik kesik, dudaklarını neredeyse hiç oynatmadan
konusuyordu. "Cinime gelince, Sersemletilmis durumda."
"Sersemletilmis mi? Yani siz mi sjersemlettiniz demek istiyorsun? Ama niye -?"
Bagman'm yuvarlak, parlak yüzünde birden bir ısık yandı; yukarı kafatasına, asagı Winky'ye, sonra
Mr Cro-uch'a baktı.
Page 53
Harry Potter Ates Kadehi
"Hayır!" dedi. "VVinky ha? Karanlık saret'i yapacak ha? Nasıl oldugunu bile bilmez ki! Her seyden
önce, bir asaya ihtiyacı var!"
Mr Diggory, "Bir asası vardı," dedi. "Onu elinde bir asayla buldum, Ludo. Eger sizce bir sakıncası
yoksa, Mr Crouch, sanırım kendini nasıl savunacagını dinlememiz gerek."
160
Crouch, Mr Diggory'yi isittigine dair bir belirti göstermedi, ama Mr Diggory onun sessizligini onay
olarak kabul etmisti anlasılan. Kendi asasını kaldırıp VVinky'yi isaret etti ve, "Çözül!" dedi.
VVinky hafifçe kımıldandı. Kocaman, kahverengi gözleri açıldı ve aklı karısmıs haldeki VVinky
onları birkaç kez kırpıstırdı. Suskun büyücülerin bakısları altında, titreyerek dogruldu, oturur
duruma geldi. Mr Dig-gory'nin ayaklan gözüne ilisince, yavasça, titreyerek gözlerini yukarı dikip
onun yüzüne baktı; sonra daha da yavasça gökyüzüne baktı. Harry havada süzülen kafatasının
onun muazzam, cam gibi gözlerinin her ikisine de yansıdıgını gördü. VVinky yutkundu, kalabalıgın
ortasında çılgınca çevresine baktı ve sonra da dehset dolu hıçkırıklara boguldu.
Mr Diggory sert bir sesle, "Cin!" dedi. "Benim kim oldugumu biliyor musun? Ben Sihirli Yaratıkların
Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi'nin bir üyesiyim!"
VVinky yerde öne arkaya sallanmaya koyuldu, hızlı hızlı soluk alıyordu. Harry ister istemez,
Dobby'nin dehsete düstügü itaatsizlik anlarındaki halini hatırladı.
"Görüyorsun ya, cin, Karanlık saret kısa süre önce meydana getirildi," dedi Mr Diggory. "Ve sen
de hemen sonra, onun tam altında bulundun! Bir açıklamada bulunur musun, zahmet olmazsa!"
"Ben - ben - ben onu yapmıyor, efendim!" diye yutkundu VVinky. "Ben nasıl oldugunu bilmiyor,
efendim!"
Mr Diggory elindeki asayı onun önünde sallayarak,
161
"Elinde bir asayla bulundun!" dedi. Yakandaki kafata-sından gelip açıklıgı aydınlatan yesil ısık
asaya vurunca, Harry onu tanıdı.
"Hey - o benim!" dedi.
Herkes ona baktı.
Mr Diggory kulaklarına inanamayarak, "Pardon?" dedi.
"O benim asam!" dedi Harry. "Onu düsürdüm!"
"Düsürdün ha?" diye tekrarladı Mr Diggory inanmazlıkla. "Bu bir itiraf mı? saret'i meydana
getirdikten sonra bir kenara mı attın?"
Mr Weasley büyük bir öfkeyle, "Amos, kiminle ko-; nustugunu düsün bir!" dedi. "Harry Potter
Karanlık saret'i yaratır mı sence?"
"Sey - elbette yaratmaz," diye mırıldandı Mr Diggory. "Kusura bakmayın... havaya girdim..."
Harry parmagını kafatasının altındaki agaçlara dogru sallayarak, "Zaten orada düsürmedim," dedi.
"Kaybettigimi agaçlıga girdikten hemen sonra fark ettim.'.:
"Demek," dedi Mr Diggory, ayaklarının dibine sinen VNTınky'ye yeniden bakmak için dönerken
bakısları sertleserek, "bu asayı buldun, öyle mi, cin? Sonra da yerden aldın ve biraz egleneyim
dedin, ha?"
Ezik, koskocaman, yuvarlak burnunun iki yanından gözyasları akan Winky, "Ben onunla sihir
yapmıyor, efendim!" dedi. "Ben... ben... ben sadece onu yerden alıyor, efendim! Ben Karanlık
saret yapmıyor, efendim, nasıl yapılır bilmiyor!"
162
"O degildi!" dedi Hermione. Bütün bu Bakanlık büyücülerinin önünde konustugu için çok tedirgin
görünüyordu, ama yine de azimliydi. "VVinky'nin cırtlak, ince bir sesi var, bizim büyülü sözleri
söyledigini duydugumuz ses ise çok daha kalındı!" Onlann destegini istercesine Harry ile Ron'a
baktı. "VVinky'nin sesine hiç benzemiyordu, degil mi?"
"Hayır," dedi Harry, basını sallayarak. "Cin sesine kesinlikle benzemiyordu."
"Evet, insan sesiydi," dedi Ron.
"Görecegiz bakalım," diye homurdandı Mr Dig-gory, hiç etkilenmis gibi bir hali yoktu. "Bir asanın
yaptıgı son büyüyü anlamanın çok basit bir yolu vardır, cin, bunu biliyor muydun?"
VVinky titredi ve Mr Diggory kendi asasını yeniden kaldırıp Harry'ninkiyle uç uca getirirken çılgınca
Page 54
Harry Potter Ates Kadehi
basını sallayınca kulakları lap lap vurdu.
"Prior Incantato!" diye kükredi Mr Diggory.
Harry iki asanın birlestigi noktadan devasa, yılan dilli bir kafatası fıskırırken Hermione'nin dehsetle
solugunu tuttugunu duydu. Ama bu kafatası, tam tepelerindeki yesil kafatasının gölgesiydi sadece.
Kalın, gri dumandan yapılmısa benziyordu: Bir büyünün gölgesi.
"Deletrius!" diye bagırdı Mr Diggory. Puslu kafatası bir duman bulutçugu içinde yok oldu.
Mr Diggory hâlâ sarsılarak titreyen VVinky'ye yukardan asagı bakarak, bir tür vahsi zafer
havasıyla, "ste böyle," dedi.
VVinky, "Ben yapmıyor!" diye cikledi, gözleri kor-
163
kuyla dönüyordu. "Yapmıyor, yapmıyor, yapmak bilmiyor! Ben iyi bir cin, asa kullanmıyor,
kullanmak bilmiyor!"
Mr Diggory, "iki elin kızıl kanda yakalandın, cin!" diye kükredi. "Suçlu asa dindeyken yakalandın!"
Mr VVeasley yüksek sesle, "Amos," dedi, "düsün bir... O büyüyü yapmayı bilen büyücü bile çok
azdır... O nereden ögrenmis olacak ki?"
Mr Crouch her hecesinde sezilen soguk öfkeyle, "Belki de Amos," dedi, "benim hep
hizmetkârlarıma Kara saref i yapmayı ögrettigim imasında bulunuyor."
Son derece nahos bir sessizlik oldu.
Amos Diggory dehsete kapılmıstı. "Mr Crouch... hiç... hiç de degil..."
Mr Crouch havlarcasına, "Senin bu açıklıkta bulunan ve o sarefi yaratma ihtimali en az olan iki
kisiyi suçlamana ramak kaldı!" dedi. "Harry Potter - ve ben! Çocugun hikâyesini bildigini
sanıyorum, Amos!"
Mr Diggory, fevkalade rahatsız görünerek, "Elbette..." diye mırıldandı, "Herkes bilir -"
"Ve-eminirn ki," diye haykırdı Mr Crouch, gözleri yine yerinden ugramıs halde, "uzun meslek
hayatım boyunca benim de Karanlık Sanatlar'1 ve onları uygulayanları hor gördügümü ve onlardan
tiksindigimi defalarca gösterdigimi unutmamıssmdır!"
"Mr Crouch, ben - ben asla sizin bununla bir ilginiz oldugunu ima etmedim!" diye mırıldandı Amos
Diggory, çalı misali kahverengi sakalının ardında kıpkırmızı kesilerek.
164
"Cinimi suçluyorsan beni suçluyorsun demektir, Diggory!" diye haykırdı Mr Crouch. "saret'i
yapmayı baska nereden ögrenmis olabilir ki?"
"Asayı baska - baska bir yerden almıs olabilir -"
"Tam dedigin gibi, Amos," dedi Mr VVeasley. "Baska bir yerden almıs olabilir... Winky?" dedi
sefkatle, cine dönerek; ama Winky sanki ona bagrıhyormus gibi geriye kaçtı. "Harry'nin asasını
tam olarak nerede buldun?"
Winky çay peçetesinin kenarını öyle siddetle kıvırıyordu ki, peçete parmaklarının altında
yıpranmıstı.
"Ben - ben onu buldu... orda buldu, efendim..." diye fısıldadı, "orda... agaçlarda, efendim..."
"Gördün mü, Amos?" dedi Mr VVeasley. "saret'i meydana getirenler, bunu yaptıktan hemen sonra
Buharlasmıs, Harry'nin asasını da geride bırakmıs olabilirler. Kendi asalannı kullanmamaları
kurnazca bir sey, çünkü onları ele verebilirdi: Ve VVinky de biraz sonra asaya rastlayıp onu almak
talihsizliginde bulundu."
Mr Diggory sabırsızlıkla, "Ama öyleyse gerçek suçluya bir iki metre mesafedeydi!" dedi. "Cin?
Kimseyi gördün mü?"
VVinky daha da beter titremeye basladı. Koskocaman gözleri Mr Diggory'den Ludo Bagman'a,
oradan da Mr Crouch'a gidip geldi.
Sonra da yutkunarak, "Ben kimseyi görmedi, efendim..." dedi, "kimseyi..."
Mr Crouch sert sert, "Amos," dedi, "olayların olagan akısında VVinky'yi senin bölümünün sorguya
çekmek isteyeceginin tamamen farkındayım. Ancak yine
- 165
de senden, onunla benim ilgilenmeme izin vermeni istiyorum."
Mr Diggory sanki bu öneriyi hiç de yerinde bulmu-yormus gibi görünüyordu, ama Hany, Mr Crouch
Page 55
Harry Potter Ates Kadehi
Ba-kanhk'ın çok önemli bir üyesi oldugu için, Mr Dig-goıyrün bu istegi geri çevirmeye cüret
edemedigini açıkça gördü.
Mr Crouch soguk bir edayla, "Cezalandırılacagından emin olabilirsin," diye ekledi.
"Ef-efendi..." diye kekeledi VVinky, gözlerinde yaslarla basını kaldırıp Mr Crouch'a bakarak.
"Ef-efendi, lü-lütfen..."
Mr Crouch da, nasıl oluyorsa yüzü daha katılasmıs, üzerindeki her çizgi daha derinlere kazınmıs
halde, ona baktı. Bakısında zerre kadar acıma yoktu. Agır agır, "VVinky bu gece mümkün olacagını
sanmadıgım bir sekilde davrandı," dedi. "Ona çadırda kalmasını söylemistim. Ona ben sorunu
çözümlemeye gittigim sürece orada kalmasını söylemistim. Ve anhyorum ki bana itaat etmemis.
Bu, giysi demek."
"Hayır!" diye feryat etti VVinky, kendini Mr Crouch'un ayaklarına atarak. "Hayır, efendi! Giysi
olmasın, giysi olmasın!"
Harry bir ev cinini özgür bırakmanın tek yolunun ona dogru dürüst giysiler sunmak oldugunu
biliyordu. VVinky'nin, gözyasları Mr Crouch'un ayaklarını ıslatırken çay peçetesine sıkı sıkı
sarılması acınacak bir manzaraydı.
Hermione, Mr Crouch'a ates saçan gözlerle baka-

166
rak, "Ama korkmustu!" diye patladı öfkeyle. "Cininiz yüksekten korkuyor, o maskeli büyücüler de
insanları havaya kaldırıyordu! Ayaklarının altından çekilmek istedigi için onu suçlayamazsınız!"
Mr Crouch, ayaklarının dibindeki cine degmemek için, geriye bir adım attı. Winky'yi, haddinden
fazla parlatılmıs ayakkabılarını kirleten pis ve kokusmus bir seymis gibi inceliyordu.
Soguk bir tavırla, "Bana itaatsizlik eden bir ev cinine ihtiyacım yok," dedi, Hermione'ye bakarak.
"Efendisine ve efendisinin temiz adına neler borçlu oldugunu unutan bir hizmetkâra ihtiyacım yok."
VVinky öyle siddetle aglıyordu ki, hıçkırıkları açıklıkta yankılanıyordu.
Çok nahos bir sessizlik oldu. Bu sessizligi, yavasça konusan Mr VVeasley bozdu. "Kimsenin itirazı
yoksa, sanırım kendi grubumu çadıra geri götürecegim. Amos, o asa bize anlatabilecegi her seyi
anlattı - bir mahzuru yoksa Harry onu geri alabilir, degil mi?"
Mr Diggory, Harry'ye asasını verdi, o da cebine koydu.
Mr Weasley yavasça, "Siz üçünüz, gelin," dedi. Ama Hermione hareket etmek istemiyor gibiydi,
gözleri hâlâ aglayan ev cinindeydi. Mr Weasley ısrarla, "Hermione!" dedi. Kız döndü, açıklıktan
çıkan ve agaçların arasından geçen Harry ile Ron'u izledi.
Açıklıktan çıktıkları anda da, "VVinky'ye ne olacak?" diye sordu.
"Bilmiyorum," dedi Mr VVeasley.
167
Hermione kızgınlıkla, "Ona ne kadar kötü muamele ediyorlar!" dedi. "Mr Diggory ona boyuna 'cin'
deyip duruyor... ve Mr Crouch! Bunu yapmadıgını biliyor, yine de onu kovuyor! Ne kadar
korktuguna ya da üzüldügüne aldırmadı bile - sanki insan degilmis gibi!"
"Eh, degil zaten," dedi Ron.
Hermione hemen ona döndü. "Ama bu, duyguları olmadıgı anlamına gelmez, Ron. Bu igrenç -"
"Hermione, seninle aynı fikirdeyim," dedi Mr We-asley hemencecik, ona yürümesini isaret ederek.
"Ama su an cin haklarını tartısma vakti degil. Olabildigince hızla çadıra dönmek istiyorum.
Ötekilere ne oldu?"
"Onları karanlıkta kaybettik/' dedi Ron. "Baba, niye kafatası yüzünden herkesin sinirleri o kadar
gerildi?"
Mr VVeasley gergin bir sekilde, "Her seyi çadıra dönünce açıklayacagım," dedi.
Ama agaçlıgın kıyısına vardıklarına önleri kesildi.
Cadılardan ve büyücülerden olusan, korkmus görünen büyük bir kalabalık orada toplanmıstı. Mr
VVeasley'nin onlara dogru geldigini görünce, çogu öne dogru atıldı. "Orada neler oluyor?" "Kim
yaptı saret'i?" "Art-hur - o degil - degil mi?"
Mr VVeasley sabırsızlıkla, "Elbette o degil," dedi. "Kim oldugunu bilmiyoruz; Buharlasmıslar
anlasılan. Simdi beni mazur görün lütfen, yatmak istiyorum."
Page 56
Harry Potter Ates Kadehi
Harry, Ron ve Hermione'nin önüne düserek onları kalabalıgın arasından geçirdi, gerisingeri kamp
yerine götürdü. Simdi çevre sessizdi; bazı yıkılmıs çadırlardan
168
hâlâ duman tütmekte olmasına ragmen, maskeli büyücülerden eser yoktu.
Charlie'nin bası oglanların çadırından dısarı uzanmıstı.
Karanlıkta, "Baba, neler oluyor?" diye seslendi. "Fred, George ve Ginny sag salim geri döndüler,
ama digerleri -"
Mr VVeasley egilip çadırdan içeri girerek, "Onları getirdim," dedi. Harry, Ron ve Hermione de onun
arkasından içeri girdiler.
Bili küçük mutfak masasında oturmus, sarıl sarıl kanayan koluna bir çarsaf bastırmıstı. Charlie'nin
gömleginde koca bir yırtık vardı ve Percy kanlı burnunu tutuyordu. Fred, George ve Ginny'nin
yaraları bereleri yoktu, ama sarsılmıslardı.
Bili hasin bir edayla, "Onları yakaladınız mı, baba?" diye sordu. "saret'i yapanları?"
"Hayır," dedi Mr VVeasley. "Barty Crouch'un cinini elinde Harry'nin asasıyla bulduk, ama saret'i
yapan kisi hakkında daha fazla bir bildigimiz yok."
Bili, Charlie ve Percy bir agızdan, "Ne?" dediler.
"Harry'nin asası mı?" dedi Fred.
"Mr Crouch'un cini mi?" dedi Percy, yıldırım çarpmıs gibi.
Mr VVeasley, biraz da Harry, Ron ve Hermione'nin yardımıyla, agaçlıkta neler oldugunu açıkladı.
Hikâyelerini bitirdikleri zaman, Percy bir hataya içerlemis biri edasıyla sisindi.
"Eh, Mr Crouch böyle bir cinden kurtulmakta epey-
169
ce haklı!" dedi. "Ona gitmemesini tembih ettigi halde gitmesi... bütün Bakanlık'in önünde onu
mahcup etmesi... Eger Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi'nin önüne çıkanlsaydı,
bu nasıl bir -"
Hermione, "Hiçbir sey yapmadı - sadece yanlıs zamanda yanlıs yerdeydi!" diye cevabı yapıstırdı
Percy'ye. Percy çok sasırmıs göründü, Hermione hep Percy'yle iyi geçinmisti, hatta ötekilerin
hepsinden daha iyi.
Yine de kendini toparladı ve azametle, "Hermione," dedi, "Mr Crouch'un konumunda bir büyücü,
elinde bir asayla deli gibi saga sola kosan bir ev cinini yanında tutamaz!"
"Deli gibi saga sola kosmuyordu!" diye haykırdı Hermione. "Sadece onu yerden aldı!"
Ron sabırsızlıkla, "Baksanıza, biri bana o kafatasının ne oldugunu açıklayabilir mi?" dedi. "Kimseye
bir zaran yoktu ki... Niye bu kadar samata kopardılar?"
Hermione, baska biri cevap veremeden, "Sana söyledim,^, Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen'in simgesi,
Ron," dedi. "Karanlık Sanatların Yükselisi ve Düsüsü'nde okumustum."
Mr Weasley yavasça, "Ve on üç yıldır görülmemisti," dedi. "nsanlar elbette panige kapıldı...
Kim-Oldu-gunu-Bilirsin-Sen'in geri döndügünü görmek gibi bir seydi."
Ron kaslarını çatarak, "Anlamıyorum" dedi. "Yani... yine de sadece gökyüzünde bir sekil..."
"Ron, Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen ve müritleri biri-
170
ni öldürünce Karanlık saret'i gökyüzüne gönderirlerdi," dedi Mr VVeasley. "Nasıl bir dehset
yaratırdı... bilemezsin sen, çok gençsin. Eve döndügünü ve evinin üzerinde Karanlık saret'i
havada süzülürken gördügünü gözünün önüne getir, bir de içeride seni neyin bekledigini
biliyorsun..." Mr VVeasley yüzünü burusturdu. "Herkesin en berbat korkusu... en berbat..."
Bir an sessizlik oldu.
Sonra Bili, kesigi kontrol etmek için kolundaki çarsafı çekerek, "Eh, bu aksam bize faydası olmadı,"
dedi, "her kim yarattıysa. Ölüm Yiyen'leri korkuttu, görür görmez çil yavrusu gibi dagıldılar. Biz
herhangi birinin maskesini çıkartacak kadar yakınlarına varamadan hepsi Buharlastı. Neyse ki
Roberts ailesini yere çarpmadan yakaladık. Simdi hafızaları degistiriliyor."
"Ölüm Yiyenler mi?" dedi Harry. "Ölüm Yiyen'ler de ne?"
Bili, "Kim-Oldugunu-Büirsin-Sen'i destekleyenler kendilerine bu adı takmıstı," diye cevap verdi.
"Sanırım bu gece onlardan geriye kalanları gördük - hiç degilse, Azkaban'a düsmemeyi
Page 57
Harry Potter Ates Kadehi
basaranları."
"Onlar olduklarını kanıtlayandayız, Bili," dedi Mr VVeasley. Sonra da çaresizlikle ekledi: "Ama
büyük olasılıkla onlardı."
Ron birden, "Evet, bahse girerim onlardır!" dedi. "Baba, agaçlıkta Draco Malfoy'a rastladık. Bize
babasının da o maskeli kaçıklardan oldugunu söyledi gibi bir sey! Ve hepimiz Malfoy'ların
Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen'in yanında olduklarını biliyoruz!"
171
"yi ama Voldemort'un müritleri -" diye basladı Harry. Herkes irkildi - büyücülük dünyasının büyük
kısmı gibi, VVeasley'ler de Voldemort'un adını söylemekten hep kaçınırlardı. "Pardon," dedi Harry
hemen. "Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen'in müritleri Muggle'lan havalandırarak ne yapıyorlardı ki?
Yani, amaçları neydi?"
Mr VVeasley kof bir gülüsle, "Amaç mı?" dedi. "Harry, bu onların eglence anlayısı.
Kim-Oldugunu-Bi-lirsin-Sen iktidardayken islenen Muggle cinayetlerinin yansı eglence adına
islendi. Sanırım bu gece birkaç kadeh içtiler ve bize hâlâ çogunun yakalanamadıgı mesajını verme
fikrine karsı koyamadılar." grenmis bir edayla, "Küçük ve güzel bir yeniden bulusma partisi," diye
bitirdi.
"Ama eger onlar gerçekten de Ölüm Yiyen'lerse, neden Karanlık saret'i görünce Buharlastılar ki?"
diye sordu Ron. "Onu gördüklerine memnun olmalılardı, degil mi?"
"Kafanı çalıstır, Ron," dedi Bili. "Eger gerçekten Ölüm Yiyen'lerse, Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen
iktidardan düsünce Azkaban'ı boylamamak için hayli çaba harcadılar demektir. Onun insanları
öldürmek ve iskence etmek için kendilerini zorladıgı yolunda her türlü palavrayı attılar. Bahse
girerim vi, geri dönüsü bizlerden fazla onları korkutuyor. Gücünü yitirdigi zaman onunla bir
iliskileri oldugunu inkâr ettiler ve gündelik hayatlanna döndüler... Onlara pek hos gözle bakacagını
sanmam, sen ne dersin?"
172
"Öyleyse... Karanlık saret'i meydana getirenler kimlerse..." dedi Hermione agır agır, "bunu Ölüm
Yiyenleri desteklediklerini göstermek için mi yapıyorlardı, yoksa onları korkutup kaçırmak için mi?"
Mr VVeasley, "Senin tahminin de bizimki kadar geçerli, Hermione," dedi. "Ama sana sunu
söyleyeyim... Bunu yapmayı bilenler sadece Ölüm Yiyenlerdi. Bunu yapan kisi, simdi olmasa bile
bir vakitler Ölüm Yiyen degilseydi, çok sasarım... Dinle, çok geç oldu ve eger anneniz neler
oldugunu duyarsa üzüntüden hasta olur. Birkaç saat daha uyuruz ve sonra da erkenden bir
Anahtarla buradan ayrılmaya çalısırız."
Harry ranzasına uzandıgında bası ugulduyordu. Kendini yorgun hissetmesi gerektigini biliyordu:
Saat neredeyse sabahın üçü olmustu, ama uykusu yoktu -uykusu yoktu ve kaygılıydı.
Üç gün önce -çok daha fazla gibi geliyordu, ama sadece üç gün olmustu- yara izinde bir yanmayla
uyanmıstı.^ Ve bu gece, on üç yıldır ilk defa, Lord Volde-mort'un saret'i gökte belirmisti. Bütün
bunlar ne anlama geliyordu?
Privet Drive'dan ayrılmadan önce Sirius'a yazdıgı mektubu düsündü. Acaba Sirius'un eline ulasmıs
mıydı? Ne zaman cevap verecekti? Harry, gözleri çadır bezinde, yatagına uzanmıstı, ama bu defa
onu rahatlatıp uyutacak uçma hayalleri kuramadı. Ve ancak Char-lie'nin horultuları çadırı
doldurduktan çok sonra uykuya dalabildi.
173
ONUNCU BOLUM
Bakanltk'ta Kargasa
Henüz b. irkaç saat uyumuslardı ki, Mr Weasley onlan uyandırdı. Çadırları büyü marifetiyle topladı.
Kamptan bir an önce ayrılmaya çalısırlarken, kulübesinin kapısında duran Mr Roberts'ın önünden
geçtiler. Mr Roberts'ın tuhaf, afallamıs bir hali vardı, onlan belli belirsiz bir "Mutlu Noeller"le
ugurladı.
Kırlara dogru yürürlerken, Mr VVeasley alçak sesle, "Düzelecek," dedi. "Bazen birinin hafızası
degistirilince, bir süre nerede oldugunu bilemez... Hem ona unut-turduklan sey de büyük bir
seydi."
Anahtarların oldugu noktaya yaklasırlarken aceleci sesler duydular. Oraya varınca, çok sayıda cadı
Page 58
Harry Potter Ates Kadehi
ile büyücüyü Anahtar muhafızı Basil'in çevresine toplanmıs buldular. Hepsi kamptan mümkün
oldugunca çabuk ayrılmak için samata ediyordu. Mr VVeasley telas içinde Basil'le tartısmaya
koyuldu; kuyruga girdiler, günes tam dogmadan da eski, lastik bir tekerlekle Stoatshead Tepesi'ne
varmayı basardılar. Safak ısıgında Ottery St Catchpole'dan geçip Kovuk'a dogru yürüdüler. Pek bit-
174
kin oldukları ve özlemle kahvaltılarını düsündükleri için çok az konusuyorlardı. Köseyi dönüp de
Kovuk karsılarına çıkınca, yolda bir feryat yankılandı.
"Ah, bin sükür, bin sükür!"
Besbelli ön bahçede onları beklemekte olan Mrs VVeasley kosarak geldi. Ayagında hâlâ ev terlikleri
vardı, yüzü solgun ve gergindi, elinde de rulo haline getirilmis bir Gelecek Postası tutuyordu.
"Arthur - öyle endiselendim - öyle endiselendim ki -"
Kollarını Mr VVeasley'nin boynuna doladı, Gelecek Postası gevseyen elinden yere düstü. Gözlerini
yere çeviren Harry manseti gördü: QUIDDITCH DÜNYA KU-PASI'NDA TERÖR SAHNELER. Agaçların
üstünde görülen Karanlık saret'in parıldayan, siyah-beyaz bir
fotografı da vardı.
Mrs VVeasley, Mr VVeasley'yi bırakıp hepsine kan çanagı gibi gözlerle bakarak, iyice afallamıs
halde, "yisiniz," diye mırıldandı. "Hayattasınız... Ah, çocuklar..."
Ve sonra herkesi sasırtarak Fred'le George'u yakaladı. Öyle sıkı sıkı sarıldı ki, baslan birbirine
vurdu.
"Ahh! Anne - bizi boguyorsun -"
"Gitmeden önce sizi payladım!" dedi Mrs VVeasley, hıçkırarak aglamaya baslayarak. "Hep bunu
düsündüm! Ya Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen sizi yakalasaydı? Ya 'Yeterince S. B. D.'niz yok' lafı size
söyledigim son laf olsaydı? Ah, Fred... George..."
"Haydi, Molly, haydi, hepimiz çok iyiyiz," dedi Mr VVeasley, yatıstırıcı bir edayla. Onu ikizlerin
üzerinden
175
alıp eve dogru götürdü. "Bili," dedi alçak sesle, "o gazeteyi al, ne yazdıgını görmek istiyorum..."
Hepsi minik mutfaga dolustu. Hermione, Mrs We-asley'ye bir fincan koyu çay yaptı, Mr VVeasley
de ısrar edip içine Ogdens Eski Atesviskisi koydu. Sonra Bili babasına gazeteyi uzattı. Percy
omzundan bakarken, Mr VVeasley birinci sayfaya göz gezdirdi.
"Biliyordum," dedi sıkıntıyla. "Bakanlık çuvalladı... suçlular yakalanamadı... gevsek güvenlik...
Karanlık büyücüler kontrolsüz dolasıyor... ulusal ayıp... Kim yazmıs bunu? Ah... tabii... Rita
Skeeter."
Percy hiddetle, "O kadın Sihir Bakanlıgı'na düsman!" dedi. "Geçen hafta da, vampirlerle
ugrasacagımıza kazan kalınlıgı gibi önemsiz seylerin üzerinde durarak vaktimizi ziyan ettigimizi
söylüyordu! Büyücü-Olmayan Kısmen-lnsanların Tedavisi Rehberi'nin on ikinci paragrafında
özellikle belirtilmis, deniyor ki -"
Bili esneyerek, "Bize bir iyilik et, Perce," dedi, "sesini kes."
Mr VVeasley Gelecek Postas 'ndaki yazının alt sat-rla-rma gelmce, gözleri gözlügünün ardında
büyüyerek, "Benden söz ediliyor," dedi.
"Nerede?" dedi Mrs VVeasley. Viskili çayı bogazına kaçtı. "Görseydim, sag oldugunu anlardım!"
"smen degil," dedi Mr VVeasley. "Sunu dinleyin: 'Eger agaçlıgın kıyısında soluk soluga haber
bekleyen, dehsete düsmüs cadılarla büyücüler Sihir Bakanlıgından medet umdularsa, fena halde
hayal kırıklıgına ugradılar. Bir Bakanlık görevlisi Karanlık isaret'in ortaya çıkısından epey
176
sonra göründü, hiç kimsenin incinmedigini iddia etti, ama baska herhangi bir bilgi vermeyi
reddetti. Bu beyanın, bir saat sonra agaçlıktan birkaç cesedin çıkartılıp tasındıgı dogrultusundaki
söylentileri bastırıp bastırmayacagını zaman gösterecek.' " Mr Weasley gazeteyi öfkeyle Percy'ye
vererek, "nsaf yani," dedi. "Gerçekten kimse incinmedi ki- Ne demeliydim yani? Agaçlıktan birkaç
cesedin çıkartılıp tasındıgı dogrultusundaki söylentiler... Eh, artık Ske-eter bunu yazdıgına göre
kesinlikle söylenti çıkacak demektir."
Derin bir soluk aldı. "Molly, büroya gitmeliyim; bu pürüzlerin mutlaka giderilmesi gerek."
Page 59
Harry Potter Ates Kadehi
Percy önemli biri havasına girerek, "Seninle gelecegim, baba," dedi. "Mr Crouch'un herkese ihtiyacı
var. Hem böylece ona kazan raporumu bizzat verebilirim."
Mutfaktan telasla çıktı.
Mrs VVeasley perisan görünüyordu. "Arthur, sözü-mona tatildesin! Bunun senin büronla ilgisi yok;
sen olmadan da idare edebilirler, degil mi?"
Mr VVeasley, "Gitmem gerek, Molly," dedi. "sleri büsbütün karıstırdım. Cüppemi giyeyim de yola
koyulayım..."
Harry kendini daha fazla tutamadı. "Mrs VVeasley," dedi, "Hedvvig benim için bir mektup
getirmedi, degil mi?"
"Hedwig mi, canım?" dedi Mrs VVeasley. Aklı baska yerdeydi. "Hayır... hayır, hiç posta gelmedi."
Ron ve Hermione merakla Harry'ye baktılar.
Harry ikisine de anlamlı bir bakıs atarak, "Yukarı
_ 177
çıkıp elimdekileri senin odana bıraksam olur mu, Ron?" dedi.
Ron hemen, "Evet... Ben de çıkacagım herhalde," dedi. "Hermione?"
"Evet," dedi o da telasla ve üçü mutfaktan çıkıp merdiveni tırmandılar.
Tavan arası odasının kapısını arkalarından kapatır kapatmaz, Ron, "Neler oluyor, Harry?" diye
sordu.
"Size anlatmadıgım bir sey var," dedi Harry. "Pazar sabahı yara izimin acısıyla uyandım yine."
Ron ve Hermione'nin tepkileri tamı tamına Harry'nin Privet Drive'daki yatak odasında hayal ettigi
gibi oldu. Hermione yutkundu ve hemen önerilerde bulunmaya basladı. Birkaç basvuru kitabından
söz etti, Albus Dumbledore'dan Hogwarts hemsiresi Madam Pomfrey'ye varana kadar herkesin
adını saydı.
Ron ise nutku tutulmus gibi görünüyordu. "Ama -orada degildi, degil mi?
Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen? Yani - yara izin geçen sefer acıyıp dururken Hog-warts'taydı, degil
mi?"
"Privet Drive'da olmadıgından eminim," dedi Harry. "Ama rüyamda o vardı... o ve Peter
-biliyorsun, Kılkuyruk. Simdi hepsini hatırlamıyorum ama... birini öldürmeyi planlıyorlardı."
Bir an "beni" demesine ramak kalmıstı, ama Hermione'nin o an oldugundan daha da fazla dehsete
düsmesine yol açmaya içi elvermemisti.
178
Ron cesaret vermek ister gibi, "Sadece bir rüyaydı," dedi. "Bir kâbus."
Harry pencereden dısarı, agarmakta olan göge bakarak, "Öyle miydi gerçekten?" dedi. "Tuhaf,
degil mi?.. Yara izim acıyor, üç gün sonra Ölüm Yiyen'ler yürüyüse geçiyor ve gökyüzünde
Voldemort'un simgesi beliriyor."
Ron dislerini sıkarak, "Adını - söyleme!" dedi.
Harry ona aldırmadan, "Hem Profesör Trelavv-ney'nin ne dedigini hatırlıyor musunuz?" dedi.
"Geçen yılın sonunda?"
Profesör Trelavvney, Hogwarts'taki Kehanet ögretmeniydi.
Hermione alaylı alaylı "hıh" dedi, yüzündeki dehset ifadesi silinmisti. "Aman Harry, o yaslı
sahtekârın söylediklerini ciddiye almayacaksın, degil mi?"
"Sen orada degildin," dedi. Harry. "Onu duymadın. Bu sefer farklıydı. Diyorum sana, transa girdi
-gerçek bir transa. Ve Karanlık Lord'un yeniden yükselecegini söyledi... Eskisinden daha büyük ve
daha korkunç... Bunu basaracakmıs, çünkü hizmetkârı ona geri dönü-yormus... ve o gece
Kılkuyruk kaçtı."
Bir sessizlik oldu, Ron dalgın dalgın Chudley Can-nons çarsafındaki bir delikle oynuyordu.
Hermione, "Niye Hedwig geldi mi diye sordun, Harry?" dedi. "Mektup mu bekliyorsun?"
Harry omuz silkti. "Sirius'a yara izimden bahsettim. Cevabını bekliyorum."
Yüzünün ifadesi düzelen Ron, "yi fikir!" dedi.
179
"Bahse girerim, Sirius ne yapılacagını biliyordur."
"Bana çabuk cevap verecegini umuyordum," dedi Harry.
Page 60
Harry Potter Ates Kadehi
Hermione mantıklı bir sekilde, "yi ama Sirius'un nerede oldugunu bilmiyoruz ki," dedi. "Afrika'da
olabilir, ya da baska bir yerde, degil mi? Hedwig öyle bir yolculugu birkaç günde tamamlayamaz."
"Evet, biliyorum," dedi Harry, ama pencereden dısarı, Hedvvig'siz bir gökyüzüne bakarken,
karnında kursun gibi bir duygu vardı.
Ron, "Gel, bahçede Quidditch oynayalım, Harry," dedi. "Hadi - üçe üç, Bili, Charlie, Fred ve George
da oynar... Wronski Aldatmacası'nı denersin..."
Hermione "çok duyarlı davranmıyorsun bence" imasında bulunan bir ses tonuyla, "Ron," dedi,
"Harry su anda Quidditch oynamak istemiyor... Kaygılı, yır-gun... Hepimizin yatmaya ihtiyacı
var..."
Harry birden, "Evet, Quidditch oynamak istiyorum," dedi. "Bekle, Atesoku'mu alayım."
Hermione "oglanlar" gibi bir seyler mırıldanarak
odadan çıktı.
*
Bir sonraki hafta Mr VVeasley de, Percy de evde pek duramadı. Her ikisi de sabahlan ailenin geri
kalanı uyanmadan evden çıkıyor ve geceleri de aksam yemeginden çok sonra dönüyorlardı.
Percy, Hogvvarts'a dönmelerinden önceki pazar aksamı, kasılarak, "Tam bir curcuna," dedi onlara.
"Bütün hafta yangın söndürdüm. nsanlar boyuna Çıgırtkan
180
gönderiyordu. Bilirsiniz, bir Çıgırtkan'ı hemen açmazsan patlar. Masamın üstü yanıklarla dolu, en
iyi tüy kalemim de kül oldu gitti."
Oturma odası söminesinin önündeki halıda Büyülü Seloteyp'le Bin Sihirli Ot ve Mantar kitabını
onaran Ginny, "Niye hepsi Çıgırtkan gönderiyor?" dedi.
"Dünya Kupası'ndaki güvenlik önlemlerinden sikâyet ediyorlar," dedi Percy. "Harap olan mülkleri
için tazminat istiyorlar. Mundungus Fletcher on iki yatak odalı ve jakuzili çadırı için tazminat talep
etti, ama yalanını yakaladım. Aslında sopalara tutturulmus bir pelerinin altında uyuyormus."
Mrs VVeasley kösedeki sarkaçlı, büyük saate göz attı. Harry bu saati seviyordu. Zamanı ögrenmek
istiyorsan bes para etmezdi, ama onun dısında her türlü bilgiyi verirdi. Dokuz tane altın yelkovanı
vardı, her birinin üstüne VVeasley ailesinden birinin adı oyulmustu. Saatin yüzünde hiç sayı yoktu,
öte yandan ailenin her bireyinin nerede olabilecegini gösteriyordu. "Ev", "okul" ve "is"in yanı sıra,
"kayıp", "hastane" ve "hapis" bölümleri vaidl. Nenpal bir saatte on iVJ iayısmın olması gereken
yerde ise "hayati tehlike" yazılıydı.
O anda yelkovanlardan sekiz tanesi "ev"i gösteriyordu, ama en uzun olan Mr VVeasley yelkovanı
hâlâ "is"in üstündeydi. Mrs VVeasley içini çekti.
"Babanız, Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen döneminden beri hafta sonu ise gitmek zorunda kalmamıstı,"
dedi. "Onu çok çalıstırıyorlar. Birazdan eve gelmezse, yemeginin tadı kaçacak."
181
Percy, "Eh, babam maçtaki hatasını telafi etmek zorunda hissediyor kendini," dedi. "Dogrusunu
isterseniz, kendi Daire Baskanı'ndan onay almaksızın halka duyuru yapması pek de akıllıca -"
• Mrs Weasley bir anda parlayarak, "Skeeter denen o rezil kadının yazdıkları için sakın babanı
suçlâyayım deme!" dedi.
Ron'la satranç oynayan Bili, "Babam bir sey söylememis olsaydı, Rita antikası bu sefer de kalkıp
Bakanlık'tan kimsenin yorum yapmamasının utanç verici oldugunu söyleyecekti," dedi. "Rita
Skeeter kimse için iyi sey yazmaz. Hatırlamıyor musun, bir keresinde Grin-gotts'taki bütün büyü
kınalarla söylesi yapmıs ve benim için 'uzun saçlı bir saloz' demisti."
Mrs Weasley tatlılıkla, "Eh, gerçekten de biraz uzun, canım," dedi. "Bana bir izin versen -"
"Hayır, anne."
Yagmur oturma odasının camını dövüyordu. Her-mione, Mrs Weasley'rün Diagon Yolu'ndan ona,
Harry'ye ve Ron'a birer tane aldıgı 4. Sınıflar için Temel Büyüler Kitatn'na gömülmüstü. Charlie
ates geçirmez bir yün baslıgı yamıyordu. Harry, Hermione'nin on üçüncü dogum gününde ona
armagan ettigi Süpürge Bakım Seti'ni açıp ayaklarının dibine koymus, Ateso-ku'nu cilalıyordu.
Fred ve George uzak bir kösede oturmus, ellerinde tüy kalemleriyle bir parça parsömenin üzerine
egilmis, fısıldasıyorlardı.
Page 61
Harry Potter Ates Kadehi
Mrs VVeasley gözlerini ikizlerin üzerine dikip, sert sert, "Siz ikiniz ne isler çeviriyorsunuz
bakayım?" diye sordu.
182
Fred bastan savarcasına, "Ev ödevi," dedi.
"Güldürme beni, hâlâ tatildesiniz," dedi Mrs VVeas-ley.
George, "Evet, biraz geciktirdik de," dedi.
Mrs VVeasley kurnaz kurnaz, "Yani yeni bir siparis formu dolduruyor olamazsınız, degil mi?" dedi.
"VVeasley Büyücü Sakaları'm yeniden baslatmıyorsunuz ya?"
Fred basını kaldırıp yüzünde acılı bir ifadeyle ona bakarak, "Ama anne," dedi, "yarın Hogwarts
Ekspresi kaza yapsa da George'la ben ölsek, senden isittigimiz son sey temelsiz bir suçlama
olacak. O zaman kendini nasıl hissedersin bakalım?"
Herkes güldü, Mrs VVeasley bile.
Birden, "Ah, babanız geliyor!" dedi, tekrar saate bakarak.
Mr VVeasley'nin yelkovanı "is" ten "yol" a geçmisti aniden; bir saniye sonra titreyerek digerleri gibi
"ev"e geldi. Mr VVeasley'nin mutfaktan seslendigini duydular.
Mrs VVeasley telasla odadan çıkarak, "Geliyorum, Arthur!" diye seslendi.
Birkaç dakika sonra Mr VVeasley, tepsinin içinde yemegiyle, sıcacık oturma odasına gelmisti. Çok
bitkin bir hali vardı.
Ocagın yakınındaki bir koltuga oturup, hafiften burusmus görünen karnabaharıyla keyifsiz keyifsiz
oynayarak, "Eh, iste simdi olan oldu," dedi Mrs VVeasley'ye. "Rita Skeeter bütün hafta, Bakanlık'in
yüzüne gözüne bulastırdıgı baska isler bulup onlar hakkında yazabilmek için ortalıgı karıstırdı
durdu. Simdi de zavallı Bert-
183
ha'çıgın kayıp oldugunu ögrenmis, yann Gelecegin mansetinde bu olacak. Ben demistim
Bagman'a, Bert-ha'yı araması için birini göndermis olman gerekirdi di-ye."
Percy hemen, "Mr Crouch haftalardır bunu söylüyor," dedi.
Mr VVeasley sinirlenerek, "Rita, Wınky olayını ögrenmedigi için Crouch çok sanslı," dedi. "Onun ev
cininin, elinde Karanlık saref i yapan asayla yakalanmıs olmasından bir haftalık manset çıkardı."
Percy hararetle, "Sanırım o cin her ne kadar sorumsuz olsa da, saret'i onun meydar.a getirmedigi
konusurda hepimiz hemfikirdik," dedi.
Hermione öfkeyle, "Bana sorarsanız," dedi, "Gelecek Postası 'ndakiler onun cinlere ne kadar haince
davrandıgını bilmedikleri için Mr Crouch çok sanslı!"
Percy, "Bak, Hermione," dedi. "Mr Crouch gibi yüksek mevkideki bir Bakanlık görevlisi,
hizmetkârlarının kayıtsız sartsız itaatini hak eder -"
Hermione, "Kölelerinin demek istiyorsun!" dedi tiz bir sesle. "Çünkü VVinky'ye ücret ödemiyordu,
degil mi?"
Mrs Weasley tartısmayı keserek, "Bence hepiniz yukarı kata çıkın da esyalarınızı dogru^ dürüst
toplayıp toplamadıgınızı kontrol edin," dedi. "Hadi bakalım, hepiniz..."
Harry, Süpürge Bakım Seti'ni toparladı, Atesoku'nu omzuna vurdu ve Ron'la birlikte yukarı kata
çıktı. Evin üst katında, rüzgârın tiz ıslıklarıyla iniltilerinin eslik ettigi yagmur daha da gürültülüydü
sanki. Tavan arasm-
184
da yasayan gulyabaninin arada bir yükselen ulumalarını da unutmamak gerek. Harry ile Ron içeri
girince, Pigwidgeon yine kafesinde ötüsüp uçusmaya koyuldu. Yan yarıya dolu sandıklar onu bir
heyecan humması içine atmıs gibiydi.
Ron, Harry'ye bir paket fırlatarak, "Sunun önüne biraz Baykus kramı at," dedi. "Belki o zaman
sesi kesilir."
Harry, Pigwidgeon'ın kafesinin parmaklıkları arasından içeri birkaç Baykus kramı attı, sonra da
sandıgına döndü. Hedwig'in hâlâ bos olan kafesi sandıgın yanında duruyordu.
Harry onun bos tünegine bakarak, "Bir haftadan fazla oldu," dedi. "Ron, sence Sirius
yakalanmamıstır, degil mi?"
"Yok canım, yakalansa Gelecek Postası yazardı," dedi Ron. "Bakanlık birini olsun yakaladıgını
Page 62
Harry Potter Ates Kadehi
göstermek ister, degil mi?"
"Evet, herhalde..."
"Bak, bunlar annemin Diagon Yolu'ndan sana aldıkları. Kasandan da senin için biraz altın çekmis...
ve bütün çoraplarını yıkamıs."
Harry'nin kamp yatagının üstüne bir sürü paket bosalttı, para kesesi ile bir sürü çorabı da
yanlarına koydu. Harry paketleri açmaya koyuldu. Miranda Gos-havvk'ın yazdıgı 4. Sınıflar için
Temel Büyüler Kitabı'ndan baska, yeni tüy kalemleri, bir düzine parsömen rulosu ve iksir yapma
seti için dolgular vardı - aslanbalıgı omuriligi ve güzelavratotu özü tükenmeye yüz tutmus-
185
tu. Tam iç çamasırlarını kazanma yerlestiriyordu ki, arkasındaki Ron'dan tiksinti dolu bir ses
yükseldi.
"Bu da ne böyle?"
Elinde uzun, visne çürügü rengi kadife bir elbiseye benzeyen bir sey tutuyordu. Yakasında küflü
görünen bir dantel, kollarında da ona uyan dantel mansetler vardı.
Kapı çalındı ve içeri Mrs VVeasley girdi. Kucak dolusu yeni yıkanmıs Hogwarts cüppesi tasıyordu.
Onlan iki yıgın halinde ayırarak, "Alın bakalım," dedi. "Simdi, dogru dürüst yerlestirin ki
burusmasınlar."
Ron, "Anne, bana Ginny'nin yeni elbisesini vermissin," dedi, giysiyi ona uzatarak.
"Yok camm," dedi Mrs VVeasley. "O senin. Resmi cüppe."
"Ne?" dedi Ron, dehsete düsmüs bir bakısla.
"Resmi cüppe!" diye tekrarladı Mrs VVeasley. "Okul listende bu yıl resmi cüppe giymen gerektigi
yazılı... resmi durumlar için cüppe."
Roıynanmazlık içinde, "Saka ediyor olmalısın," dedi. "Hayatta giymem bunu ben."
Mrs VVeasley kızgın kızgın, "Herkes giyiyor ama, Ron!" dedi. "Hepsi böyle! Babanın da sık partiler
için böyle bir giysisi var!"
Ron inatla, "Bunu giyecegime çıplak giderim daha iyi," dedi.
Mrs VVeasley, "Aptallık etme," dedi. "Resmi cüppen olmalı, listende yazılı! Harry için de aldım...
Gösterse-ne, Harry..."
186
Harry, biraz endiseyle, kamp yatagının üstünde duran son paketi açtı. Neyse ki, bekledigi kadar
kötü degildi; onun resmi cüppesinin danteli yoktu - aslında, biraz okul giysisine benziyordu, ama
siyah yerine sise yesiliydi.
Mrs Weasley muhabbetle, "Gözlerinin rengini ortaya çıkarır diye düsündüm, canım," dedi.
Ron öfkeyle Harry'nin cüppesine bakarak, "Ama o iyi!" dedi. "Neden benim de öyle bir seyim yok?"
"Çünkü... sey, seninkini elden düsme aldım, pek de seçme sansı yoktu," dedi Mrs Weasley
kızararak.
Harry basını çevirdi. Gringotts kasasındaki bütün parayı memnuniyetle Weasley'lerle paylasabilirdi,
ama asla almayacaklarını biliyordu.
Ron inatla, "Onu hayatta giymem," dedi, "hayatta."
"yi," diye cevabı yapıstırdı Mrs VVeasley. "Çıplak git. Harry, mutlaka onun bir resmini çek. Tanrı
biliyor ya, söyle iyi bir kahkahaya ihtiyacım var."
Kapıyı arkasından çarparak odadan çıktı. Arkalarından tuhaf bir tükürme sesi geldi. Pigwidgeon,
gagasına sıkısan haddinden büyük bir Baykus kramı yüzünden soluksuz kalmıstı.
Ron onun gagasını açmak için odanın öbür yanına giderken, kızgınlık içinde, "Niye her seyim
uyduruk olmak zorunda sanki?" dedi.
187
ON BRNC BÖLÜM
Hogıvarts Ekspresi'nde
Harry ertesi sabah kalktıgında, havaya tatil sonlarına has, belirgin bir kasvet hâkimdi. Yagmur
hâlâ pencereleri dövüyordu. Üzerine kot pantolonunu ve sweats-hirt'ünü geçirdi; okul cüppelerini
Hogvvarts Ekspresi'nde giyeceklerdi.
O, Ron, Fred ve George kahvaltıya inmek üzere birinci kata gelmislerdi ki, merdivenin altında
Page 63
Harry Potter Ates Kadehi
karsılarına Mrs VVeasley çıktı. Tedirgin görünüyordu.
"Arthur!" diye seslendi merdivenden yukarı. "Art-hur! Bakanlık'tan acil mesaj var!"
Mr VVeasley ters giydigi cüppesiyle alelacele asagı inerken, Harry duvara yapısıp ona yol verdi.
Harry ve digerleri mutfaga girdiklerinde, Mrs VVeasley telasla, "Buralarda bir yerde bir tüy kalem
olacaktı!" diyerek giysi çekmecelerini karıstırıyordu. Mr VVeasley ise atese dogru egilmis, biriyle
konusuyordu.
Harry gözlerinin dogru dürüst gördügünden emin olmak için onları sıkı sıkı kapatıp açtı.
Amos Diggory'nin bası alevlerin ortasında büyük,
188
sakallı bir yumurta gibi duruyordu. Çok hızlı konusuyordu, çevresinde uçusan kıvılcımlardan ve
kulagını yalayan alevlerden hiç rahatsız degil gibiydi.
"... Muggle komsular gümbürtüler ve bagrıslar duymus ve gidip - neydi onların adı - pulise haber
vermisler... Arthur, hemen oraya gitmen lazım -"
"Al!" dedi Mrs VVeasley soluk soluga, Mr VVeas-ley'nin eline bir parça parsömen, bir sise
mürekkep ve yamulmus bir tüy kalem tutusturdu.
"- benim duymus olmam da büyük sans," dedi Mr Diggory'nin bası. "Bir iki baykus göndermek için
büroya erken gelmistim, bir baktım, Sihrin Uygunsuz Kullanımı tayfası yola çıkıyor. Arthur, Rita
Skeeter bunu bir duyarsa -"
"Deli-Göz olanları nasıl anlatıyor peki?" diye sordu Mr VVeasley. Siseyi açıp tüy kalemini
mürekkebe batırarak not almaya hazırlandı.
Mr Diggory'nin bası gözlerini devirdi. "Bahçesinde birilerini duymus. Gizlice eve yaklastıklarını,
ama çöp bidonlarının onları pusuya düsürdügünü söylüyor."
"Çöp bidonları ne yapmıs peki?" diye sordu Mr VVeasley, telasla çiziktirerek.
"Anladıgım kadarıyla büyük bir gürültü koparıp dört bir yana çöp fırlatmaya baslamıslar," dedi Mr
Dig-gory. "Anlasılan pulis geldiginde bir tanesi hâlâ çevreyi topa tutuyormus -"
Mr VVeasley inledi. "Peki bahçeye girenlerden ne haber?"
"Arthur, Deli-Göz'ü bilirsin," dedi Mr Diggory'nin
189
bası, yine gözlerini devirerek. "Gece karanlıgında gizlice evine girmeye çalısan biri varmıs, ha?
Savastan çıkmıs bir kedinin patates kabuklarıyla kaplı halde çevrede dolasıyor olması daha büyük
bir ihtimal. Ama Sihrin Uygunsuz Kullanımı tayfası Deli-Göz'ü bir ele geçirdi ' mi, hapı yuttu
demektir. Siciline baksana bir. Onu küçük bir suçlamayla kurtarmak zorundayız, senin
bölümünden bir suçlamayla... Patlayan çöp bidonlarına ne veriliyor?"
"Belki ihtar," dedi Mr VVeasley, kaslan çatılmıs halde hızlı hızlı yazmaya devam ederek. "Deli-Göz
asasını kullanmamıs mı? Kimseye saldırmamıs mı?"
"Eminim yatagından fırlayıp pencereden dısarı, önüne gelene ugursuzluk büyüsü yollamıstır," dedi
Mr Diggory, "ama bunu ispatlayabilenin alnını kanslanm, çünkü hiç kayıp yok."
"Peki, ben yola çıkıyorum," dedi Mr Weasley. Üzerine not aldıgı parsömeni cebine tıktı ve
mutfaktan dısarı fırladı.
Mr Diggory'nin bası dönüp Mrs VVeasley'ye baktı.
"Molly, kusura bakma," dedi sakin bir ses tonuyla, "seni de sabah sabah rahatsız ettik... Ama
Deli-Göz'ü kurtarabilecek tek kisi Arthur, üstelik Deli-Göz'ün bugün yeni isine baslaması gerekiyor.
Niye dün geceyi seçti..."
"Önemli degil, Amos," dedi Mrs VVeasley. "Gitmeden önce bir parça kızarmıs ekmek falan
istemediginden emin misin?"
"Sey, peki," dedi Mr Diggory.
190
Mrs Weasley mutfak masasının üstündeki tereyaglı kızarmıs ekmeklerden birini aldı, masayla tuttu
ve Mr Diggory'nin agzına uzattı.
Mr Diggory dolu agzıyla, 'Tesekkürler," dedi ve küçük bir pop sesi çıkararak kayboldu.
Harry, Mr VVeasley'nin alelacele Bili, Charlie, Percy ve kızlara hosça kalın diye seslendigini duydu.
Bes dakika sonra yine mutfaktaydı. Simdi cüppesini düz giymisti ve saçını tarıyordu.
Page 64
Harry Potter Ates Kadehi
Mr VVeasley, "Acele etsem iyi olur - iyi sömestrler, çocuklar," dedi Harry, Ron ve ikizlere. Omzuna
bir pelerin atıp Buharlasmaya hazırlandı. "Molly, çocukları King's Cross'a götürmek senin için sorun
olmaz ya?"
"Niye olsun ki?" diye cevap verdi kadın. "Sen Deli-Göz'e bak, bize bir seycik olmaz."
Mr VVeasley ortadan kaybolurken, Bili ve Charlie mutfaga girdiler.
"Biri Deli-Göz mü dedi?" diye sordu Bili. "Yine ne yapmıs?"
"Dedigine göre biri dün gece evine girmeye çalısmıs," dedi Mrs VVeasley.
George kızarmıs ekmegine marmelat sürerek, "Deli-Göz Moody mi?" dedi düsünceli düsünceli. "Su
çatlak degil miydi o -"
"Babanız Deli-Göz Moody'yi çok takdir ediyor," dedi Mrs VVeasley katı bir ses tonuyla.
Fred alçak sesle, "yi de, ona bakarsan babam fis de topluyor, degil mi?" dedi, Mrs VVeasley
odadan çıkarken. "Tencere yuvarlanmıs..."
191
"Moody zamanında çok iyi bir büyücüydü," dedi Bili.
"Dumbledore'un eski arkadası, degil mi?" dedi Charlie.
"Ama Dumbledore'a da tam olarak normal denemez, degil mi?" dedi Fred. "Yani, biliyorum, dahi
falan ama..."
"Deli-Göz kim?" diye sordu Harry.
"Emekli, eskiden Bakanlık'ta çalısırdı," dedi Charlie. "Babam bir keresinde beni ise götürdügünde
tanısmıstım onunla. Bir Seherbaz'dı - en iyilerinden biriydi hem de... bir Karanlık-büyücü-avcısı,"
diye ekledi, Harry'nin bos bos baktıgını görünce. "Azkaban'daki hücrelerin yarısını dolduran odur.
Ama epey düsman da edindi... genellikle yakaladıgı kisilerin aileleri... Yaslandıkça iyice
paranoyaklasmıs diye duydum. Artık kimseye güvenmiyörmüs. Her yerde Karanlık büyücüler
görüyormus."
Biliye Charlie de onlan geçirmek için King's Cross istasyonuna gelmeye karar verdiler. Özür üstüne
özür dileyen P.ercy ise, gerçekten ise gitmesi gerektigini söyledi.
"Su anda isten daha fazla ayrı kalmak için hiçbir geçerli neden gösteremem," dedi onlara. "Mr
Crouch bana gerçekten bel baglamaya basladı."
"Evet, bak ne diyecegim, Percy..." dedi George ciddi bir tavırla. "Sanırım yakında adını da ögrenir."
Mrs VVeasley köyün postanesindeki telefonu kullanmayı basararak, onları Londra'ya götürmeleri
için üç adet sıradan Muggle taksisi çagırmıstı.
192
"Arthur bizim için Bakanlık'tan araba almaya çalıstı," diye fısıldadı Mrs Weasley, Harry'ye. Su
içinde kalmıs bahçede durmuslar, taksi soförlerinin altı tane agır Hogwarts sandıgını arabalarına
yüklemelerini izliyorlardı. "Ama hiç bos araba yokmus... Vah vah, pek hoslarına gitmedi galiba,
degil mi?"
Harry'nin dili varıp da, taksi soförlerinin arabalarına böyle fazlaca heyecanlı baykusları almaya pek
alıskın olmadıklarını Mrs VVeasley'ye söyleyemedi. Pig-widgeon kulakları tırmalayan bir patırtı
koparıyordu. Fred'in sandıgının birdenbire açılması sonucunda Dr Filibuster'm Meshur Isıtmasız,
Islak-Baslamalı Maytap-lan'ndan bir kısmının alev almasının da faydası olmadı. Crookshanks
telasla soförün bacagına tırmanmaya çalısınca, adam korku ve acıyla çıglık attı.
Taksinin arka koltugunda sandıklarıyla birlikte sıkıs tıkıs oturduklarından, yolculuk pek rahat
geçmedi. Crookshanks'in maytap sokunu atlatması epey vakit aldı. Londra'ya vardıklarında, hem
Harry, hem Ron, hem de Hermione'nin her tarafı tırmık içindeydi. King's Cross'a gelip de arabadan
indiklerinde rahat bir soluk aldılar. Hem de, yagmurun daha da siddetli yagmasına ve yogun
trafikte sandıklarıyla karsıdan karsıya geçip istasyona girene kadar sırılsıklam olmalarına ragmen.
Harry arük Peron Dokuz Üç Çeyrek'e geçmeye alısmıstı. Yapılması gereken sey, dokuz ve on
numaralı peronları ayıran görünürde katı bölmenin üstüne dosdogru yürümekten ibaretti. sin tek
püf noktasıysa, bunu göze çarpmayacak sekilde yapmak ve Muggle'ların
193
dikkatini çekmemekti. Bugün bu isi gruplar halinde yaptılar; önden Harry, Ron ve Hermione gittiler
(yanlarında Pigwidgeon ve Crookshanks de bulundugundan, en gürültülü grup onlarınkiydi);
Page 65
Harry Potter Ates Kadehi
bölmeye rahat bir tavırla yaslanıp bir sey yokmus gibi laflamaya basladılar ve yana dogru kayıp
bölmenin içinde kayboldular... Hemen karsılarında Peron Dokuz Üç Çeyrek belirdi.
Kırmızı renkte, pırıl pırıl bir buharlı tren olan Hog-warts Ekspresi gelmisti bile. Çevreye saçtıgı
buhar bulutlarının içinde Hogwarts ögrencileri ve aileleri pero- ; nün üstünde birer hayalet gibi
görünüyorlardı. Sisin içinde baykusların ötüsü Pigwidgeon'ın daha da fazla gürültü yapmasına
neden oldu. Harry, Ron ve Hermione yer aramaya koyuldular. Kısa süre sonra trenin ortalarında
bir kompartımana bagajlarını yerlestirmeye Ij baslamıslardı. Sonra Mrs Weasley, Bul ve
Charlie'ye hosça kalın demek için perona indiler.
Charlie, Ginny'yi kucaklarken, "Sizinle sandıgınızdan çok daha önce görüsebiliriz," dedi sırıtarak.
"Neden?" diye sordu Fred merakla.
"Göreceksiniz," dedi Charlie. "Percy'ye bundan bahsettigimi söylemeyin sakın... ne de olsa
'Bakanlık i açıklanmasını uygun görene kadar gizli bilgi' bu."
"Evet, bu yıl Hogwarts'ta olmayı ben de isterdim aslında," dedi Bili, elleri ceplerinde, trene hasretle
bakarak.
"Neden?" dedi George sabırsızlıkla.
"lginç bir yıl geçireceksiniz," dedi Bili, gözleri ısıl- m dayarak. "Kim bilir, belki izin alıp gelirim de
ben de birazını seyrederim..."
194
"Neyin birazını?" dedi Ron.
Ama o anda düdük çaldı ve Mrs VVeasley onları trenin kapısına dogru itekledi.
Trene girip kapıyı kapadılar. Hermione digerleriyle birlikte pencereden sarkıp, "Bizi misafir ettiginiz
için tesekkürler, Mrs VVeasley," dedi.
"Evet, her sey için tesekkürler, Mrs VVeasley," dedi Harry.
"Benim için zevkti, canlarım," dedi Mrs VVeasley. "Sizi Noel'de de davet ederdim ama... sanırım
hepiniz Hogwarts'ta kalmak isteyeceksiniz, ne de olsa... bir seyler olacak."
"Anne!" dedi Ron sinirlenerek. "Üçünüzün bilip de bizim bilmedigimiz sey ne?"
"Bu aksam ögreneceksiniz sanınm," dedi Mrs VVeasley gülümseyerek. "Çok heyecanlı olacak -
bakmayın, kuralları degistirdiklerine çok memnun oldum -"
"Neyin kurallarını?" dedi Harry, Ron, Fred ve Ge-orge hep bir agızdan.
"Eminim Profesör Dumbledore size söyleyecektir... Neyse, davranıslarınıza dikkat edin, olur mu?
Tamam mı, Fred? George?"
Pistonlar gürültüyle ıslık çaldı ve tren hareket etmeye basladı.
"Hogwarts'ta neler oluyor, söylesenize!" diye seslendi Fred pencereden. Mrs VVeasley, Bili ve
Charlie hızla uzaklasıyorlardı. "Neyin kuralları degisiyor?"
Ama Mrs VVeasley gülümseyip el sallamakla yetindi. Tren virajı almadan, o, Bili ve Charlie
Buharlasmıslardı.
195
Harry, Ron ve Hermione kendi kompartımanlarına döndüler. Pencereye çarpan yagmur damlaları
dısarısını görmeyi çok güçlestirmisti. Ron sandıgını açtı, visne çürügü rengi resmi cüppesini çıkardı
ve Pigwidgeon'm yaygarasını bastırmak için onu kafesin üstüne örttü.
Somurtup Harr/nin yanına oturarak, "Bagman, Hogwarts'ta neler oldugunu söylemeye
niyetlenmisti," dedi. "Anımsıyor musunuz, Dünya Kupası'nda hani? Ama öz annem bana
söylemiyor. Acaba ne -"
"Ssst!" diye hafifçe fısıldadı Hermione, parmagını dudaklarına götürüp bitisik kompartımanı isaret
ederek. Harry ve Ron kulak kesildiler. Tamdık, uyusuk bir ses açık kapıdan geçip onlara ulastı.
"... aslında babam beni Hogwarts'a degil de Durmstrang'a yollayacaktı. Müdür'ünü tanıyor çünkü.
Eh, onun Dumbledore hakkındaki düsüncelerini biliyorsunuz -adam tam bir Bulanık dostu -
Durmstrang ise öyle ayak takımını almıyor. Ama annem benim o kadar uzaktaki bir okula gitmemi
istemedi. Babam Durmstrang'ın Karanlık Sanatlar konusunda Hogwarts'tan çok daha duyarlı bir
çizgiye sahip oldugunu söylüyor. Durmstrang ögrencileri Karanlık Sanatların kendisini ögreniyor,
bizim ögrendigimiz savunma saçmalıgını degil..."
Hermione ayaga kalktı, kompartıman kapısına kadar parmak ucunda yürüdü ve Malfoy'un sesi
Page 66
Harry Potter Ates Kadehi
gelmesin diye kapıyı kapattı.
"Demek Durmstrang'ın ona daha çok uyacagını düsünüyor, ha?" dedi kızgın kızgın. "Keske
gitseymis, o zaman ona katlanmak zorunda kalmazdık."
196
"Durmstrang da bir büyücülük okulu mu?" dedi Harry.
"Evet," dedi Hermione kibirli kibirli, "ve korkunç bir söhreti var. Avrupa'da Sihir Egitimi Üzerine Bir
Deger-lendirme'ye göre, Karanlık Sanatlar* a epey agırlık veriyor."
"Galiba ben de duymustum," dedi Ron, kendinden emin olmayan bir edayla. "Neredeydi? Hangi
ülkede?"
"Eh yani, kimse bilmiyor, öyle degil mi?" dedi Hermione, kaslannı kaldırarak.
"Sey - neden?" dedi Harry.
"Bütün sihir okulları arasında geleneksel bir rekabet var. Durmstrang ve Beauxbatons, kimse
sırlarını ça-lamasın diye nerede olduklarını gizliyorlar," dedi Hermione, bariz bir seyden
bahsediyormus gibi.
"Haydi, yapma," dedi Ron, gülmeye baslayarak. "Durmstrang da Hogwarts kadar büyük olmalı -
koskoca bir satoyu nasıl gizlersin ki?"
"Ama Hogvvarts zaten gizli," dedi Hermione saskınlıkla. "Herkes bilir bunu... sey, en azından
Hogıvarts: Bir Tarih'i okuyan herkes."
"Bir tek sen o zaman," dedi Ron. "Ee, devam et -Hogwarts gibi bir yeri nasıl gizlersin?"
"Büyülü," dedi Hermione. "Bir Muggle ona bakarsa, girisinde DKKAT, GRMEYN, GÜVENL
DEGLDR yazılı bir tabela bulunan, neredeyse çürüyüp gitmis bir harabe görüyor sadece."
"Yani Durmstrang da yabancılara sadece bir hara-beymis gibi mi görünüyordur?"
'197
"Belki," dedi Hennione, omuz silkerek. "Ya da belki Dünya Kupası Stadyumu'nda oldugu gibi
Muggle-Kovucu Büyüler vardır üstünde. Yabana büyücüler bulmasın diye saretlenemez hale de
getirmislerdir -"
"Efendim efendim?"
"Bir binayı, haritada isaret edilemeyecek sekilde büyüleyebiliyorsun ya hani."
"Sey... sen öyle diyorsan öyledir," dedi Harry.
"Ama bence Durmstrang epey kuzeyde bir yerde olmalı," dedi Hennione düsünceli düsünceli. "Çok
soguk bir yerde, çünkü kürk pelerinler üniformalarının bir parçası."
"Neler yapabilirdin, düsünsene," dedi Ron rüya-daymıs gibi. "Malfoy’u bir buzuldan itip olaya kaza
süsü vermek ne kolay olurdu... Yazık, annesi de seviyor-mus bak..."
Tren kuzeye giderken yagmur siddetini daha da artırdı. Gökyüzü o kadar karanlıktı, pencereler de
o kadar buguluydu ki, gün ortasında fenerler yakıldı. Yemek arabası koridorda tıngırdayarak geldi
ve Harry paylasmaları için bir yıgın Kazan Pastası aldı.
Ögleden sonra, Seamus Finnigan, Dean Thomas ve Neville Longbottom (çok sert bir cadı olan
ninesi tarafından yetistirilmis, toparlak yüzlü, son derece unutkan bir çocuk) da dahil, birçok
arkadasları ugradı. Seamus'in rlanda rozeti hâlâ üstündeydi. Artık sihri biraz zayıflamaya
baslamıstı; hâlâ "Troy/ Mullet! Mor ani" diye ayaklıyordu, ama çok alız ve bitap bir sekilde. Ya-nm
saat kadar sonra, bitmek bilmez Quidditch sohbe-
198
tinden sıkılan Hermione kendini bir kez daha 4. Sınıflar için Temel Büyüler Kitabı'na verdi ve
Çagırma Büyüsü'nü ögrenme denemelerine basladı.
Neville, Kupa maçını yeniden yasamakta olan arkadaslarının konusmalannı imrenerek dinledi.
"Ninem gitmek istemedi," dedi kederle. "Bilet almayı reddetti. Ama harikaymıs galiba."
"Öyleydi," dedi Ron. "Suna bak, Neville..."
Bagaj rahndaki sandıgını karıstırıp Viktor Krum'un minyatürünü çıkardı.
"Vay be," dedi Neville kıskanarak, Ron Krum'u onun tombul eline koyarken.
"Onu yakından da gördük," dedi Ron. "Üst Lo-ca'daydık-"
"Hayatında ilk ve son kereligine, VVeasley."
Kapıda Draco Malfoy belirmisti. Arkasında azman, serseri yardakçıları Crabbe ve Goyle duruyordu,
Page 67
Harry Potter Ates Kadehi
ikisi de yazın en az otuz santim uzamıs gibi görünüyorlardı. Belli ki, Dean ve Seamus'ın aralık
bıraktıgı kompartıman kapısı sayesinde konusmayı duymuslardı.
"Bize katılmanı istedigimizi hatırlamıyorum, Malfoy," dedi Harry sogukkanlı bir sekilde.
"VVeasley... o da ne?" dedi Malfoy, Pigvvidgeon'ın kafesini isaret ederek. Ron'un resmi cüppesinin
bir kolu kafesten sarkıyor, trenin hareketiyle saga sola sallanıyordu. Eski moda dantel manset
apaçık görünüyordu.
Ron cüppeyi göz önünden kaldırmak için hamle etti, ama Malfoy çok hızlı davranmıstı; cüppenin
kolunu tutup çekti.
199
"Suna bakın!" dedi Malfoy, zevkten kendinden geçerek. Ron'un cüppesini kaldırıp Crabbe ve
Goyle'a gösterdi. "VVeasley, bunu giymeyi düsünmüyordun, degil mi? Yani - 1890'larda falan çok
modaydı ama..."
"Tezek ye, Malfoy!" dedi Ron, yüzü resmi cüppesiyle aynı renge bürünerek. Cüppeyi Malfoy'un
elinden çekip aldı. Malfoy onunla alay ederek uluya uluya gülmeye basladı; Crabbe ve Goyle da
aptal aptal kahkaha attılar.
"Ee... katılacak mısın, VVeasley? Aile adına biraz san seref getirmeye çalısacak mısın? sin içinde
para da var, biliyorsun... Kazanırsan kendine dogru dürüst bir cüppe alabilirsin..."
"Neden bahsediyorsun sen?" diye çıkıstı Ron.
"Katılacak mısın?" diye tekrarladı Malfoy. "Herhalde sen katılırsın, Potter. Ne de olsa gösteris
yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmazsın, degil mi?"
Hermione 4. Sınıflar için Temel Büyüler Kitabı'nın üzerinden, "Ya neden bahsettigini açıkla, ya da
git, Malfoy," dedi, onu tartarak.
Malfo/un solgun yüzüne keyifli bir gülümseme yayıldı.
"Bilmiyorum deme sakın," dedi zevkle. "Bakanlık'ta çalısan bir baban, bir de agabeyin var ve daha
-bilmiyorsun, ha? Aman Tanrım, benim babam bana taa ne zaman söyledi... Cornelius Fudge'dan
duymus. Ama zaten babam hep Bakanlık'm en üst düzeyindeki kisilerle baglantılıdır... Belki senin
baban bunu bilemeyecek kadar ufak lokmadır, VVeasley... Evet... belki onun önünde önemli
islerden bahsetmiyorlardır..."
200
Malfoy bir kez daha kahkaha atarak Crabbe ve Goy-le'u eliyle isaret edip çagırdı. Üçü ortadan
kayboldular.
Ron ayaga kalkıp arkalarından kompartıman kapısını öyle hızlı çarptı ki, cam paramparça oldu.
"Ron!" dedi Hermione azarlarcasma. Asasını çıkarıp, "Reparo" diye mırıldandı ve cam parçaları
yerden fırlayıp tekrar bir bütün halini alarak kapıya yerlestiler.
"O her seyi biliyormus da biz bilmiyormusuz gibi göstermeye çalısıyor..." diye hırladı Ron. "Babam
hep Bakanhk'ın en üst düzeyindeki kisilerle baglantılıdır... Benim babam ne zaman istese terfi
alabilirdi... Simdiki isini seviyor, o kadar..."
"Tabii ki öyle," dedi Hermione usulca. "Malfoy'un damarına basmasına izin verme, Ron -"
"O ha?! Damarıma basacak ha?! Ne münasebet!" dedi Ron, kalan Kazan Pastaları'ndan bir parça
alıp av-cunun içinde püreye çevirerek. ".
Ron'un suratsızlıgı yol boyu sürdü. Üstlerini degistirip okul cüppelerini giyerlerken pek konusmadı.
Hog-vvarts Ekspresi yavaslayıp, sonunda Hogsmeade istasyonunun göz gözü görmeyen
karanlıgında durdugunda, hâlâ burnundan soluyordu.
Tren kapıları açılırken, tepelerinden bir gök gürültüsü sesi geldi. Hermione, Crookshanks'i
pelerininin içine sakladı, Ron ise resmi cüppesini Pigvvidgeon'ın kafesinin üstünde bıraktı. Baslarını
egip, gözlerini saganaktan korumak için kısarak trenden indiler. Yagmur o kadar siddetli yagıyordu
ki, sürekli baslarından asagı bir kova buz gibi su bosaltılıyordu sanki.
201
"Merhaba, Hagrid!" diye seslendi Harry, peronun sonunda devasa bir siluet görerek.
"N'aber, Harry?" diye bagırdı Hagrid, el sallayarak. "Sölende görüsürüz, bogulmazsak tabii!"
Birinci sınıfların Hogwarts satosuna Hagrid'le birlikte gölün üstünden kayıkla geçerek gitmeleri
âdettendi.
Page 68
Harry Potter Ates Kadehi
Kalabalıkla birlikte karanlık peronda agır agır ilerlerlerken, Hermione titreyerek, "Uff, bu havada
gölü geçmek istemezdim dogrusu," dedi hararetle. Yüz tane atsız araba istasyonun dısında onlan
bekliyordu. Harry, Ron, Hermione ve Neville sükran duygularıyla kendilerini bir tanesinin içine
attılar. Kapı hemen kapandı ve az sonra upuzun konvoy aniden hareket edip çevreye sular saçarak
Hogwarts satosuna dogru yola koyuldu.
202
ON KNC BÖLÜM
Ûcbüyücü Turnuvası
* t/
Arabalar, her iki yanında kanatlı yaban domuzu heykelleri bulunan kapılardan geçip genis yola
çıktılar. Hızla hrtınaya dönen havada tehlikeli bir sekilde saga sola yalpalayarak ilerliyorlardı.
Pencereye yaslanan Harry, Hogwarts'ın giderek yaklastıgını görebiliyordu, satonun ısıl ısıl
pencereleri kalın yagmur perdesinin ardından bulanık görünüyor, titrek titrek parlıyordu. Arabaları
tas merdivenin sonundaki kocaman, mese kapıların önüne gelip durdugunda, gökyüzü simseklerle
aydınlandı. Öndeki arabalara binmis olanlar, kendilerini hemen satonun içine atmak için aceleyle
merdiveni çıkmaya baslamıslardı bile. Harry, Ron, Hermione ve Ne-ville de çabucak inip merdivene
atıldılar ve görkemli bir mermer merdiveni olan, mesalelerle aydınlatılmıs, büyük ve derin Giris
Salonu'nda kendilerini güvende hissedene dek baslannı kaldırmadılar.
"Vay be," dedi Ron, basını sallayıp her tarafa su saçarak. "Bu gidisle göl tasacak. Sırılsıklam ol -
AHHH!"
Büyük, kırmızı, içi su dolu bir balon tavandan asa-
203
gı düsüp Ron'un basında patlamıstı. Her tarafından su damlayan Ron tükürük saçarak yana,
Harry'ye dogru sendelerken, ikinci bir su bombası düstü - Hermi-one'yi az farkla ıskalayan bomba
Harry'nin ayaklarında patlayıp ayakkabılarının içini ve çoraplarını buz gibi suyla doldurdu.
Çevrelerindeki insanlar feryat figan bagırmaya ve ates hattından çıkabilmek için birbirlerini
iteklemeye basladılar. Harry basını kaldırıp yedi metre kadar yukarılarında süzülen hortlak Peeves'i
gördü. Çanlarla süslü bir sapka ve portakal rengi papyon takmıs ufak tefek bir tip olan Peeves bir
kez daha nisan ahyordu. Genis ve melun suratı konsantrasyondan kasılmıstı.
"PEEVES!" diye gürledi kızgın bir ses. "Peeves, DERHAL asagı in!"
Müdür Yardımcısı ve Gryffindor Binası Sorumlusu Profesör McGonagall, Büyük Salon'dan fırlayıp
gelmisti; ıslak zeminde kaydı ve yere düsmemek için Hermi-one'niıu. boynuna tutundu. "Ah - özür
dilerim, Miss Granger -"
"Ziyanı yok, Profesör!" dedi solugu kesilen Hermi-one, boynunu ovarak.
Profesör McGonagall, sivri uçlu sapkasını düzeltip kare çerçeveli gözlügünün ardından yukan
bakarak, "Peeves, HEMEN asagı in!" diye bagırdı.
"Bir sey yapmıyorum ki!" diye kikirdedi Peeves. Besinci sınıftan birkaç kızın üstüne bir su bombası
bıraktı, kızlar çıglık çıglıga Büyük Salon'a daldılar. 'Zaten ıslaklar, öyle degil mi? Veletler sizi!
Viyuvvvv!" Ve
204
elindeki bombayla, henüz içeri girmis olan bir grup ikinci sınıf ögrencisine nisan aldı.
"Müdürü çagırırım!" diye bagırdı Profesör McGo-nagall. "Seni uyarıyorum, Peeves -"
Peeves dil çıkardı, elindeki son su bombasını havaya fırlattı ve mermer merdivenden yukarı
süzülüp deli gibi kikirdeyerek gözden kayboldu.
Profesör McGonagall sert bir ses tonuyla, "Haydi bakalım, yürüyün!" dedi, iliklerine kadar ıslanmıs
kalabalıga. "Büyük Salon'a, haydi!"
Harry, Ron ve Hermione, Giris Salonu'nda kayarak, patinaj yaparak ilerleyip sag taraftaki çifte
kapıdan girdiler. Ron sırılsıklam saçlarını yüzünden çekerken öfkeli öfkeli mırıldanıyordu.
Ders yılı baslangıcı söleni için dekore edilmis olan Büyük Salon her zamanki gibi muhtesemdi. Altın
tabaklar ve kadehler, masalann üstünde havada süzülen yüzlerce mumun ısıgında parıldıyordu.
Upuzun, dört bina masası sohbet eden ögrencilerle doluydu; Salon'un sonundaki besinci masada
ise, yüzleri ögrencilere dönük ögretmenler oturuyordu. Burası çok daha sıcaktı. Harry, Ron ve
Page 69
Harry Potter Ates Kadehi
Hermione, Slytherin'leri, Ravenclaw'lan ve Hufflepuff ları geçip Salon'un en ucundaki Gryffin-dor
masasına, Gryffindor hayaleti Neredeyse Kafasız Nick'in yanına oturdular. nci gibi beyaz ve yarı
saydam olan Nick her zamanki yelegini giymisti, ama bu gece kıyafetine, hem merasim havası
versin, hem de yansı kesilmis olan boynunun üstünde basının fazla sallanmasını engellesin diye,
büyük bir yakalık eklenmisti.
205
"yi aksamlar," dedi, onlara gülümseyerek.
"Kim demis?" dedi Harry, spor ayakkabılarını çıkarıp içlerindeki suyu bosaltarak. "Umarım Seçme
isini çabuk tutarlar. Açlıktan midem kazınıyor."
Yeni ögrencileri binalara ayırmaya yarayan Seçme her okul yılının basında yapılırdı, ama bir
talihsiz sartlar silsilesi sonucunda Harry kendininkinden beri hiçbir Seçme'ye katılamamıstı.
Baslamasını dört gözle bekliyordu.
Tam o sırada masanın öbür ucundan, heyecandan soluk soluga bir ses yükseldi: "Selam, Harry!"
Seslenen, üçüncü sınıf ögrencisi Colin Creevey'ydi. Harry onun gözünde bir kahramandı.
"Merhaba, Colin," dedi Harry yorgun bir sekilde.
"Harry, bil bakalım ne oluyor! Bil bakalım, Harry! Kardesim okula baslıyor! Kardesim Dennis!"
"Sey - ne güzel," dedi Harry.
"Gerçekten çok heyecanlı!" dedi Colin, adeta yerinde hoplayıp zıplayarak. "Umanm Gryffindor'a
seçilir! Dua et, olur mu, Harry?"
"Sey - peki, olur," dedi Harry. Hermione, Ron ve Neredeyse Kafasız Nick'e döndü. "Kardesler
genellikle aynı binaya seçiliyor, degil mi?" dedi. Bunu, yedi Weas-ley kardesin de Gryffindor'a
seçilmis olmasına dayanarak söylüyordu.
"Yo, ille de öyle olmuyor," dedi Hermione. "Parvati Patü'in ikizi Ravenclaw'da, tek yumurta ikizi
üstelik. Normalde aynı binada olmalarım beklerdin, degil mi?"
Harry ögretmenler masasına baktı. Masada her za-
206
mankinden fazla bos sandalye var gibiydi. Elbette Hag-rid hâlâ birinci sınıflarla birlikte gölden
geçmeye çalısmakla mesguldü; Profesör McGonagall herhalde Giris Salonu'nün yerlerinin
kurutulmasına nezaret ediyordu, ama bir bos sandalye daha vardı ve Harry baska kimin eksik
oldugunu çıkaramıyordu.
Kendi de ögretmenlere bakmakla mesgul olan Her-mione, "Karardık Sanatlara Karsı Savunma
dersinin yeni ögretmeni nerede?" dedi.
Simdiye kadar üç sömestrden fazla dayanan bir Karardık Sanatlara Karsı Savunma Ögretmenleri
olmamıstı. Harr/nin favorisi açık arayla Profesör Lupin'di, o da geçen yü istifa etmisti. Harry
ögretmenler masasına göz gezdirdi. Masada kesinlikle yeni bir yüz yoktu.
"Belki de birini bulamamıslardır!" dedi Hermione kaygıyla.
Harry masayı daha dikkatlice gözden geçirmeye basladı. Muska ögretmeni ufak tefek Profesör
Flitvvick, Bitkibilim ögretmeni Profesör Sprout'un yanında, bir yastdc yıgınının üstünde
oturuyordu. Yumusak, gri saçının üstünde sapkası yan yatmıs Profesör Sprout, Astronomi
bölümünden Profesör Sinistra'yla konusuyordu. Profesör Sinistra'nın öbür tarafında soluk tenli,
kanca burunlu, yaglı saçlı ksir ögretmeni Snape vardı -Harry'nin Hogvvarts'ta en az sevdigi
kisi oydu. Harry'nin Snape'e duydugu tiksintiye denk olabilecek tek sey ise, Snape'in ona
duydugu nefretti. Bu nefret geçen yıl daha da artmısa - tabii böyle bir sey mümkünse. Harry,
Sirius'un, Snape'in o koca burnunun dibinden
207
kaçmasına yardım etmisti. Snape'le Sirius ögrencilik günlerinden bu yana birbirlerine düsmandılar.
Snape'in öbür yanında bos bir sandalye vardı, Harry bunun Profesör McGonagall'a ait oldugunu
tahmin ediyordu. Onun yanında, masanın tam ortasında Okul Müdürü Profesör Dumbledore
oturuyordu. Uzun, gümüs rengi saçıyla sakalı mum ısıgında parlıyordu ve muhtesem koyu yesil
cüppesinde çok sayıda yıldız ve ay islemesi vardı. Dumbledore'un uzun ve ince parmaklarının ucu
birbirine dokunuyordu ve çenesini parmaklarının üstüne yaslamıs, basını yukarı kaldırmıs, dar
çerçeveli gözlügünün ardından, düsüncelere dalıp gitmisçesine tavana bakıyordu. Harry de
Page 70
Harry Potter Ates Kadehi
gözlerini tavana kaydırdı. Dısandaki gökyüzünü gösterecek sekilde büyülenmis olan tavanı hiç bu
kadar fırtınalı görmemisti. Kara ve mor bulutlarla doluydu. Dısarıdan bir gök gürültüsü daha
gelirken, tavanda çatal biçiminde bir simsek parladı.
"Haydi, acele edin," diye inledi Ron, Harry'nin yanında. "O kadar açım ki, bir Hipogrif bile
yiyebilirim."
Laflar tam agzından çıkmıstı ki, Büyük Salon'un kapıları açıldı, ortalıga sessizlik çöktü. Profesör
McGo-nagall birinci sınıflardan olusan uzun bir sırayı Salon'un basına dogru getiriyordu. Harry, Ron
ve Hermi-one de ıslaktılar gerçi, ama onlann durumu bu birinci sınıflarınkinin yanında hiç kalırdı.
Gölü kayıkla degil de yüzerek geçmis gibi görünüyorlardı. Ögretmenler masasına dogru ilerleyip
yüzlerini ögrencilere döndüklerinde, hepsi de soguktan ve heyecandan tir tir titri-
208
yordu - biri hariç. Harry grubun en ufak tefegi olan kursuni saçlı erkek çocugun, Hagrid'in
köstebek derisi paltosunu giymis oldugunu gördü. Palto ona öyle büyük gelmisti ki, kürklü, siyah
bir sirk çadırına sarınmıs gibiydi. Paltonun yakasından fırlamıs küçük yüzü neredeyse acı verecek
derecede heyecanlı görünüyordu. Dehset içinde görünen arkadaslarına katıldıgında, gözü Colin
Creevey'yi buldu, iki bas parmagını havaya kaldırdı ve ses çıkarmadan, dudaklarıyla "Göle
düstüm!" dedi. Bundan büyük keyif almıs gibi bir hali vardı.
Profesör McGonagall birinci sınıfların önüne üç bacaklı bir tabure koydu ve onun üstüne de son
derece eski, kirli ve yamalı bir büyücü sapkası yerlestirdi. Birinci sınıflar sapkaya bakakaldılar.
Ötekiler de öyle. Kısa bir sessizlik oldu. Sonra sapkanın kenarına yakın bir yerde, agza benzeyen
uzun bir yarık açıldı ve sapka sarkı söylemeye basladı:
"Bundan bin yıl kadar önce,
Henüz diktiklerinde beni,
Dört ünlü büyücü vardı,
Bugüne dek yasadı isimleri:
Yigit Gryffindor, vahsi kırlardan,
Adil Ravenclaıu, dar kanyondan,
Tatlı Hufflepuff, genis ovadan,
Kurnaz Slytherin, bataklıktan.
Ortak bir dilek, umut, rüya pesinde Cüretkâr bir plan yogrııldu
209
Genç büyücüler egitilsin diye,
Böyle kuruldu Hogwarts Okulu.
Kendi binalarını kurdu Bu dört kurucunun hepsi de,
Çünkü farklı erdemler yeglerlerdi Ders verecekleri kisilerde.
Gryffindor için, cesurlardı Digerlerinin hepsinden önemlisi;
Hep en akıllı olandı Ravendaıv için en iyisi;
Hufflepuff'a ilk seçilenler Çok çalısmayı sevenlerdi;
Ve güç pesindeki Slytherin Çok hırslı olanları severdi.
Henüz yasarlarken, eldekilerden-Layık olanı onlar seçerdi.
Ama çoktan ölüp gittiler, öyleyse hak edenleri nasıl seçmeli?
Çareyi Gryffindor buldu,
Beni basından çıkardı pat diye,
Kurucular içime beyin doldurdu,
Onların yerine seçebileyim diye!
Simdi beni kulaklarınıza kadar geçirin,
Hata ettigim duyulmadı benim,
Zihninizin içine bir göz atınca,
Nereye ait oldugunuzu söylerim!"
Seçmen Sapka sarkısını bitirdiginde, Büyük Sal alkıslarla çınladı.
210
Page 71
Harry Potter Ates Kadehi
Herkesle birlikte alkıslayan Harry, "Biz seçildigimizde söyledigi sarkı bu degildi," dedi.
"Her sene farklı bir sarkı söylüyor," dedi Ron. "Çok sıkıcı bir hayat olmalı, degil mi, yani sapka
olmak? Herhalde bütün yılı bir dahaki sarkıyı besteleyerek geçiriyordur."
Profesör McGonagall rulo halindeki büyük bir parsömeni açıyordu.
"smi söylenen, Sapka'yi basına geçirsin ve tabureye otursun," dedi birinci sınıflara. "Sapka
binanızı açıklayınca, gidip o masaya oturacaksınız."
"Ackerley, Stevvart!"
Bir oglan çocugu tepeden tırnaga titreyerek öne çıktı, Seçmen Sapka'yı alıp basına geçirdi ve
tabureye oturdu.
"Ravenclaw!" diye bagırdı Sapka.
Stewart Ackerley, Sapka'yı çıkarıp çabucak Ravenc-law masasına gitti, masada herkes onu
alkıslıyordu. Harry'nin gözü, masaya oturan Stewart Ackerley'yi alkıslamakla mesgul olan Cho'ya
ilisti. Bir an Harry'nin de içinde Ravenclavv masasına katılma istegi kabardı.
"Baddock, Malcolm!"
"Slytherin!"
Salon'un öbür tarafındaki masadan sevinç çıglıkları yükseldi. Harry, Malfoy'un, Slytherin'lere
katılmakta olan Baddock'u alkısladıgım görebiliyordu. Acaba Baddock, Slytherin'in diger binaların
hepsinden daha çok sayıda Karanlık cadı ve büyücü çıkardıgını biliyor muydu? Fred ve George
oturmak üzere olan Malcolm Baddock'a tısladılar.
211
"Branstone, Eleanor!"
"Hufflepuff!"
"Cauldwell,Owen!"
"Hufflepuffl"
"Creevey, Dennis!"
Mini minnacık Dennis Creevey sendeleyerek öne çıktı ve Hagrid'in köstebek derisi paltosunun
etegine takıldı. Hagrid de tam o sırada ögretmenler masasının arkasındaki bir kapıdan Salon'a
giriyordu. Normal bir insanın iki katı kadar uzunlukta ve en az üç katı genisliginde olan Hagrid
uzun, kabarık ve karmakarısık siyah saç sakalıyla ürkütücü bir görünüme sahipti - ama bu yanıltıcı
bir izlenimdi, çünkü Harry, Ron ve Hermi-one onun çok yumusak kalpli oldugunu biliyorlardı.
Hagrid onlara göz kırpıp ögretmenler masasının bir ucuna oturdu ve Dennis Creevey'nin Seçmen
Sapka'yı basına geçirmesini izledi. Sapka'mn kenanndaki yarık iyice açıldı -
"Gryffindor!" diye bagırdı Sapka. - Hagrid de Gryffindor'larla birlikte alkıslamaya koyuldu. Dennis
Creevey agzı kulaklarında sırıtarak Sapka'yı çıkardı, taburenin üstüne koydu ve hemen agabeyinin
yanına gitti,
"Colin, göle düstüm!" dedi tiz bir sesle, kendini bos bir sandalyeye atarak. "Harikaydı! Ve sudaki
bir sey be ni yakalayıp kayıga itti!"
"Süper!" dedi Colin, onunkine denk bir heyecanla. "Dev mürekkep balıgı olmalı o, Dennis!"
"Vay be!" dedi Dennis. Fırtınanın altını üstüne getir-
212
digi, fersahlarca derinlikte bir göle fırlatılıp, dev bir su canavarı tarafından dısarı çekilmekten
fazlasını en vahsi rüyalarında bile beklemezmis gibi bir hali vardı.
"Dennis! Dennis! Oradaki çocugu görüyor musun? Siyah saçlı, gözlüklü olanı hani? Görüyor
musun? Kim o, biliyor musun, Dennis?"
Harry basını öteki tarafa çevirip, gözlerini Emma Dobbs hakkında karar vermek üzere olan Seçmen
Sap-ka'ya dikti.
Seçme devam etti; kimi az, kimi çok korkan kızlarla oglanlar, birer birer üç bacaklı tabureye
ilerlediler. Profesör McGonagall "L"leri geçerken sıra yavas yavas kı-sahyordu.
"E hadi ama," diye inledi Ron, midesini ovusturarak.
"Ama Ron, Seçme yemekten çok daha önemli," dedi Neredeyse Kafasız Nick, tam "Madley, Laura!"
Huff-lepuff a seçilirken.
'Tabii ki öyle... ölüysen eger," diye çıkıstı Ron.
Page 72
Harry Potter Ates Kadehi
"Umarım bu yılki Gryffindor'lar iyi durumdadır," dedi Neredeyse Kafasız Nick, "McDonald, Natalie!"
de Gryffindor'lara katılırken alkıslayarak. "Galibiyet serimizi bozmak istemeyiz, degil mi?"
Binalar-Arası Sampiyona'yı son üç yıldır Gryffin-dor kazanmıstı.
"Pritchard, Graham!"
"Slytherin!"
"Ouirke, Orla!"
"Ravenclaw!"
213
Ve sonunda, "Whitby, Kevin!"le ("HufflepuffD birlikte, Seçme sona erdi. Profesör McGonagall,
Sapka'yla tabureyi alıp götürdü.
"Vakti gelmisti," dedi Ron, çatalıyla bıçagını eline alıp umutla altın tabagına bakarak.
Profesör Dumbledore ayaga kalkmıstı. Kollarını ku-caklarcasına açmıs, ögrencilere gülümsüyordu.
"Size tek bir kelime söyleyecegim," dedi, sesi Salon'da yankılanarak. "Yumulun."
"Emredersiniz, emredersiniz!" dedi Harry ve Ron yüksek sesle. Bos tabaklar gözlerinin önünde
sihirli bir sekilde doldu.
Harry, Ron ve Hermione tabaklarını doldururlarken, Neredeyse Kafasız Nick'in kederli bir hali vardı.
"Ha sööle," dedi Ron, agzı patates püresiyle dolu bir halde.
"Bu aksam sölen yapılabildigi için sanslısınız," dedi Neredeyse Kafasız Nick. "Mutfakta bir sorun
çıkmıstı."
"Nige? N'olmus?" dedi Harry, bifteginden iri bir lokma alarak.
Neredeyse Kafasız NkL. "Peeves tabii ki," dedi ve basını iki vana salladı. Bası tehlikeli bir sekilde
saga sola yattı. Yakalıgını boynunun biraz daha yukarısına çekti. "Her zamanki tartısma iste.
Sölene katılmak istedi - ki bu olacak is degil. O nasıldır bilirsiniz, medeniyetle alakası yoKtur. Ne
zaman bir yemek tabagı görmüs de tutup fırlatmamıs? Bir hayaletler konseyi topladık - Sisman
Kesis ona bir sans tanıma taranısıydı - ama Kanlı Baron, bana &o*-arsanız akıllıca bir tutumla,
yumrugunu masaya vurdu."
214
Kanlı Baron, Slytherin hayaletiydi, gümüsi kan lekeleriyle kaplı zayıf ve sessiz bir hayaletti.
Hogvvarts'ta, Peeves'i gerçek anlamda kontrol edebilen tek kisiydi.
"Peeves'in kafasının bir seye bozuldugu belliydi zaten," dedi Ron kasvetle. "Ee, ne yaptı
mutfakta?"
"Aman, her zamanki seyler iste," dedi Neredeyse Kafasız Nick, omuz silkerek. "Çevreyi birbirine
kattı, ortalıgın altını üstüne getirdi. Tavalar tencereler her tarafa saçıldı. Mutfak çorba içinde
yüzmeye basladı. Ev cinleri akıllarını oynatıyorlardı -"
Çlink. Hermione altın kadehini devirmisti. Balkabagı suyu masa örtüsünün üzerine gittikçe daha da
yayılıyor, metrelerce beyaz örtüyü turuncuya boyuyordu, ama Hermione'nin buna dikkat ettigi
yoktu.
"Burada ev cinleri mi var?" dedi, Neredeyse Kafasız Nick'e dehset dolu gözlerle bakarak. "Burada,
Hog-ıvarts'ta?"
"Elbette," dedi Neredeyse Kafasız Nick, onun tepkisine sasırarak. "Sanırım ngiltere'de sayılarının
en yüksek oldugu yer burası. Yüzden fazlalar."
"Ben bir tane bile görmedim!" dedi Hermione.
"Eh, gündüz vakti mutfaktan pek ayrılmıyorlar ne de olsa, degil mi?" dedi Neredeyse Kafasız Nick.
"Geceleyin çıkıp biraz temizlik yapıyorlar... söminelerle falan ilgileniyorlar... Yani, onları ortalıkta
görmemen gerekiyor, ha? yi bir ev cininin göstergesi de, orada oldugunu bilmemeniz degil midir
zaten?"
Hermione ona dik dik baktı.
"Ama onlara para ödeniyor herhalde," dedi. "Tatilleri
215
var, degil mi? Ve - hastalık izinleri, emeklilik haklan falan?"
Neredeyse Kafasız Nick öyle bir güldü ki, yakalıgı asagı kaydı ve bası yana düsüp, onu hâlâ
boynuna baglamakta olan iki santimlik deri ve kasın ucunda sallanmaya basladı.
Page 73
Harry Potter Ates Kadehi
"Hastalık izni ve emeklilik hakkı mı?" dedi, basını yeniden omuzlarının üstüne yerlestirip bir kez
daha ya-kalıgıyla destekleyerek. "Ev cinleri hastalık izni ve emeklilik hakkı istemez ki!"
Hermione basını öne egerek, pek azına dokundugu yemegine baktı, sonra çatalıyla bıçagını üstüne
koyup tabagı bir kenara itti.
"Haydi ama, 'Er-may-ni," dedi Ron. Agzından Harry'nin üstüne Yorkshire pudingi parçalan saçıldı
yanlıslıkla. "Amman - pardon, 'Arry -" Agzındaki lokmayı yuttu. "Kendini açlıktan öldürerek onlara
hastalık izni aldıramazsın!"
"Köle emegi," dedi Hermione, burnundan soluyarak. "ste bu yemegi var eden bu. Köle emegi."
Ve ondan sonra tek bir lokma bile yemeyi reddetti.
Yagmur hâlâ yüksek, karardık pencereleri dövüp duruyordu. Pencereler yeni bir gök gürültüsüyle
sallandı ve fırtınalı tavan ısıldayıp altın tabaklan aydınlattı. Sıcak yemekler ortadan kaybolmus,
onların yerini anında pudingler almıstı.
"Melas turtası, Hermione!" dedi Ron, kokuyu kasten ona dogru üfürerek. "Kus üzümlü muhallebi,
bak! Çikolatalı kremalı pasta!"
216
Ama Hermione ona Profesör McGonagall'ı öylesine andıran bir bakısla baktı ki, Ron vazgeçti.
Pudinglerin de altından girilip üstünden çıkıldıktan ve son kırıntılar da ortadan kaybolup tabaklar
pırıl pırıl olduktan sonra, Albus Dumbledore yine ayaga kalktı. Salon'u dolduranların
konusmalarından kaynaklanan gürültü bir anda kesildi, artık sadece rüzgârın ugultusu ve
yagmurun camlan dövmesi duyuluyordu.
"Evet!" dedi Dumbledore, herkese gülümseyerek. "Simdi hepimiz beslenip sulandıgımıza göre,"
("Hıh!" dedi Hermione), "bana bir kez daha kulak vermenizi istiyorum, birkaç duyurum olacak.
"Hadememiz Mr Filch, bu yıl satoda yasak olan nesneler listesinin genisletildigini ve listeye
Çıgırtkan Yo-yo'ların, Köpekdisli Frizbi'lerin ve Hep-Vuran Bu-merang'lann da eklendigini size
söylememi rica etti. Tam liste yanılmıyorsam dört yüz otuz yedi nesneyi içeriyor. steyen olursa,
Mr Filch'in odasına gidip listeye bakabilir."
Dumbledore'un dudaklarının kenarları hafifçe kıvrıldı.
Konusmasına devam etti: "Her zamanki gibi, hepinize arazimizdeki Orman'in bütün ögrencilere,
Hogs-meade köyününse üçüncü sınıflardan küçük ögrencilere yasak oldugunu bir kez daha
hatırlatmak istiyorum.
"Ayrıca, bu sene Binalar-Arası Quidditch Kupa-sı'run yapılmayacagım da üzüntüyle açıklamak
zorundayım."
"Ne?" dedi Harry, solugu kesilerek. Dönüp Quid-
217
ditch takımından arkadasları Fred ve George'a baktı. Gözleri Dumbledore'da, ses çıkarmadan
dudaklarını oynatıyorlardı, belli ki konusamayacak kadar afallamıslardı.
Dumbledore devam etti: "Bunun nedeni, ekimde baslayıp okul yılı boyunca sürecek ve
ögretmenlerin vaktinin ve enerjisinin büyük bölümünü alacak olan bir etkinlik - eminim hepiniz bu
etkinlikten çok keyif alacaksınız. Size büyük bir zevkle, bu yıl Hogwarts'ta -"
Ama tam o anda kulakları sagır eden bir gök gürültüsü duyuldu ve Büyük Salon'un kapıları
gümbürdeye-rek açıldı.
Kapıda bir adam duruyordu. Siyah bir seyahat pelerinine bürünmüs, upuzun bastonuna
yaslanmıstı. Büyük Salon'daki bütün baslar, tavanda ısıldayan simsegin bir anda aydınlattıgı
yabancıya çevrildi. Kukuletasını indirdi, uzun, kır düsmüs, koyu gri saçlarını saldı ve ögretmenler
masasına dogru yürümeye basladı.
Her iki adımından birinde Salon'da tok bir takırtı yankılanıyordu. En bastaki masaya ulastı, saga
döndü ve agır agır topallayarak Dumb'.edore'a yöneldi. Tav; n-da bir simsek daha ısıldadı.
Hermione solugunu tuttu.
Simsek adamın yüz hatlarını ortaya çıkarmıstı. Harry böyle bir yüz görmemisti hiç. Sanki insan
yüzünün nasıl olması gerektigi konusunda çok az fikri bulunan, keski kullanmakta da pek yetenekli
olmayan biri tarafından, asınmıs tahtadan yapılmıstı. Derisinin her santimi yara izleriyle kaplı
gibiydi. Agız çapraz bir ke- i sige benziyordu, burnun ise hatırı sayılır bir parçası eksikti. Ama
Page 74
Harry Potter Ates Kadehi
adamı asıl korkutucu kılan, gözleriydi.
218
Bir tanesi küçük, karanlık ve boncuk gibiydi. Dige-riyse iri, madeni para kadar yuvarlaktı ve canlı
bir elektrik mavisiydi. Mavi göz durmadan, hiç kırpılmadan hareket ediyor, normal gözden
tamamen bagımsız bir sekilde yukarı, asagı ve yanlara dogru yuvarlanıyordu - sonra birden tam
arkaya dogru yuvarlandı, öyle ki gözün akını görebiliyorlardı.
Yabancı, Dumbledore'un yanına geldi. Yüzü kadar feci sekilde yaralı olan elini uzattı, Dumbledore
da Harry'nin duyamadıgı bir seyler mırıldanarak onun elini sıktı. Sanki yabancıya bazı sorular
soruyor, o da gülümsemeden basını sallıyor ve alçak sesle cevap veriyordu. Dumbledore basını
yukarı asagı salladı ve eliyle adama sag yanındaki sandalyeye oturmasını isaret etti.
Yabancı oturdu, yele misali koyu gri saçını yüzünden çekti, bir tabak sosis alıp burnundan arta
kalan parçaya kaldırdı ve kokladı. Sonra cebinden küçük bir bıçak çıkardı, ucuna bir sosis geçirdi
ve yemeye basladı. Normal gözü sosislerin üzerindeydi, ama mavi gözü yuvasında fıldır fıldır
dönüp duruyor, Salon'u ve ögrencileri kontrol ediyordu.
"Yeni Karanlık Sanatlara Karsı Savunma ögretmenimizi takdim edeyim," dedi Dumbledore neseyle,
sessizlige dogru. "Profesör Moody."
Yeni personelin takdim edilince alkıslanması âdettendi, ama aynı anda ellerini çırpan Dumbledore
ve Hagrid dısında Moody'yi kimse alkıslamadı. kisinin alkısı sessizligin içinde sönük sönük
yankılanıp çabucak kesildi. Digerlerinin hepsi Moody'nin acayip gö-
219
rüntüsüne o kadar takılmıstı ki, ona bakmaktan baska bir sey yapamıyorlardı.
"Moody mi?" diye fısüdadı Harry, Ron'a. "Deli-Göz Moody mi? Hani babanın bu sabah yardım
etmeye gittigi adam?"
"Öyle olmalı," diye fısıldadı Ron, korku ve hayranlık dolu bir sesle.
"Ona ne olmus?" diye fısıldadı Hermione. "Yüzüne ne olmus?"
"Bilmiyorum," diye fısıltıyla cevap verdi Ron, Moody'den gözlerini alamayarak.
Moody pek de sıcak olmayan bu karsılamaya karsı tamamen kayıtsız görünüyordu. Önündeki
balkabagı suyu sürahisine yüz vermeyip elini yine seyahat pelerinine soktu, içinden bir cep sisesi
çıkardı ve büyük bir yudum aldı. çmek için kolunu kaldırdıgında pelerininin etegi yerden birkaç
santim havalandı ve Harry ı na-sanın alanda, tahtadan oyulmus bir bacakla, onun ucunda pençeli
bir ayak gördü.
Dumbledore bogazını temizledi.
"Az önce söyledigim gibi," dedi, hepsi hâlâ Deli-Göz Moody'ye bakmakta olan ögrenci kalabalıgına
gülümseyerek, "önümüzdeki aylarda hayli heyecanlı bir etkinlige ev sahipligi yapma onuruna
erisecegiz. Bu, yüz yılı askın süredir düzenlenmemis bir etkinlik. Üç-büyücü Turnuvası'nın bu yıl
Hogvvarts'ta gerçeklesecegini açıklamaktan kıvanç duyuyorum."
"SAKA ediyorsunuz!" dedi Fred Weasley yüksek sesle.
220
Moody'nin gelisinden beri Salon'u kaplayan gerginlik bir anda çözüldü.
Hemen hemen herkes kahkahalarla güldü, Dumb-ledore da keyifli keyifli kıkırdadı.
"Saka etmiyorum, Mr Weasley," dedi. "Ama simdi siz söylediniz de aklıma geldi, yazın çok güzel
bir fıkra duymustum. Bir ifrit, bir cadaloz ve bir ayakkabıcı cin bara gidiyorlar..."
Profesör McGonagall yüksek sesle bogazını temizledi.
"Sey - belki de simdi sırası degil.., hayır..." dedi Dumbledore. "Nerede kalmıstım? Ha, evet,
Üçbüyücü Turnuvası... Kimileriniz bu Turnuva'nın nasıl bir sey oldugunu bilmiyordur, bu yüzden
umarım bilenler kısa bir açıklama yapmamı mazur görürler. Bu arada da baska seylerle
ilgilenebilirler.
"Üçbüyücü Turnuvası ilk olarak yedi yüz yıl kadar önce, Avrupa'nın en büyük üç büyücülük okulu
arasında dostça bir yarısma olarak basladı. Bu üç okul, Hog-vvarts, Beauxbatons ve
Durmstrang'dı. Her okulu temsil etmek üzere birer sampiyon seçilir ve bu üç sampiyon üç sihirli
görevi yerine getirmek için yarısırdı. Okullar bes senede bir düzenlenen Turnuva'ya sırayla ev
sahipligi yaparlardı. Genellikle bu Turnuva'ya, farklı milliyetlerden genç cadılarla büyücülerin
Page 75
 
 
Sitenin tek amacı kendim yükleyip kendim okumamdır. Hiçbir ticari vs. Amacım yoktur.
 
Bugün 16 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol