|
|
 |
Harry Potter Azkaban Tutsagı
BRNC BÖLÜM
Baykus Postası
Harry Potter birçok açıdan son derece sıra dısı bir çocuktu. Her seyden önce, yaz tatilinden yılın
baska herhangi bir zamanından nefret ettiginden daha fazla nefret ediyordu. Sonra gerçekten ev
ödevini yapmak istiyordu, ama gecenin biı*- vaktinde, gizlice yapmak zorundaydı. Ayrıca da bir
büyücüydü.
Saat gece yansına yaklasıyordu ve Harry yüzükoyun yatagında yatıyordu. Battaniyeleri çadır gibi
basının üstüne çekmisti, bir elinde bir fener vardı ve deri ciltli büyük bir kitabı (Bathilda
Bagshot'un yazdıgı Sihir Tarihi'ni) yastıga dayamıstı. Harry, kartal tüyünden kaleminin ucunu
sayfadan asagı dogru indirirken, bir yandan da kaslarını çattı. "On Dördüncü Yüzyılda Cadüann
Yakılması Tamamen Anlamsızdı - tarhsın" konulu kompozisyonu yazmada ona yardımcı olabilecek
bir sey arıyordu.
Tüy kalem, ise yarar görünen bir paragrafın tepesinde durakladı. Harry yuvarlak gözlügünü
burnundan yukarı iterek, fenerini kitaba daha da yaklastırdı ve okudu:
Büyü-dısı insanlar (ki genellikle Mııggle diye bilinirler) ortaçagda büyüden özellikle korkarlardı,
ama onu tanımakta pek de basarılı degildiler. Gerçek bir cadı ya da büyücüyü yakaladıkları ender
durumlarda, yakmanın hiç mi hiç etkisi olmazdı. Cadı ya da büyücü basit bir Alev Dondurma
Büyüsü uygular, sonra da, bir yandan hafif, gıdıklayıcı bir hissin keyfini çıkarırken, bir yandan da
acıyla haykırıyor taklidi yapardı. Hatta Acayip VVen-delin yakılmaktan öyle hoslanırdı ki, çesitli
kılıklara bürünmüs olarak tam kırk yedi kere kendisini yakalamalarına izin vermisti.
Harry tüy kalemini dislerinin arasına sıkıstırıp, mürekkep sisesiyle bir parsömen tomarı almak için
yastıgının altına uzandı. Yavasça ve büyük bir özenle mürekkep sisesinin kapagını açtı, kalemini
içine batırdı ve yazmaya basladı. Arada bir durup dinliyordu, çünkü Dursley'lerden biri banyoya
giderken tüy kaleminin hısırtısını duyarsa, kendini yazın geri kalan bölümünde merdivenin
altındaki dolaba kilitlenmis bulabilirdi.
Privet Drive 4 numarada oturan Dursley ailesi, Harry'nin yaz tatillerinden hoslanmayısının
nedeniydi. Vernon Eniste, Petunia Teyze ve ogullan Dudley, Harry'nin hayattaki tek akrabalarıydı.
Hepsi Muggle'dı ve büyüye karsı pek ortaçag usulü bir tavır benimsemislerdi. Harry'nin cadı ve
büyücü olan ölmüs annesiyle babasının adı, Dursley'lerin çatısı altında asla anılmazdı. Petunia
Teyze ve Vernon Eniste yıllar boyunca Harry'yi mümkün oldugunca ayak altında çigneyerek
içindeki
10
sihri ezebüeceklerini umut etmislerdi. Ama, hiddetten köpürseler de basarıya erisememislerdi ve
simdi de ya birisi Harry'nin hayatının son iki yılını Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nda
geçirdigim anlarsa diye dehset içinde yasıyorlardı. Bugünlerde Dursley'lerin en fazla yapabildigi
sey, Harry'nin büyü kitaplarını, asasını, kazanını ve süpürgesini yaz tatilinin basında saklayarak
komsularla konusmasını yasaklamaktı.
Büyü kitaplarından böylece aynlmak Harry için gerçek bir sorun olusturuyordu, çünkü
Hogwarts'taki ögretmenleri tatil için ona bir sürü ev ödevi vermisti. Kompozisyonlardan birini,
Ufalma ksiri hakkındaki bas belası kompozisyonu, en sevmedigi ögretmeni Profesör Snape için
yazması gerekiyordu. Snape, Harry'ye bir ay ceza vermek için herhangi bir bahane bulmaktan pek
memnun.kalırdı. Harry de bu yüzden tatilin ilk haftasında eline geçen sansa sıkı sıkıya sarılmıstı.
Vernon Eniste, Petunia Teyze ve Dudley, Vernon Eniste'ye sirketin verdigi yeni arabaya
hayranlıklarını belirtmek için ön bahçeye gittiklerinde (çok yüksek sesle ki komsular da
duyabilsin), Harry usul usul asagı inmis, merdivenin altındaki dolabın kilidini açmıs, kitaplarından
bir kısmını kaptıgı gibi yatak odasına getirip saklamıstı. Çarsaflarda mürekkep lekesi
bırakmadıkça, Dursley'ler onun geceleri sihir çalıstıgını asla anlamazdı.
Harry o anda teyzesi ve enistesiyle bir sorun çıkmasın diye çok özen gösteriyordu, çünkü zaten
aralan li-moniydi. Hem de, tatil basladıktan bir hafta sonra kendisi gibi bir büyücüden telefon geldi
diye.
11
Harry'nin Hogvvarts'taki en iyi arkadaslarından biri olan Ron Weasley, hepsi büyücü olan bir
Page 1
Harry Potter Azkaban Tutsagı
aileden geliyordu. Yani Harry'nin bilmedigi birçok seyi biliyordu, ama daha önce hiç telefon
etmemisti. Su sanssızlıga bakın ki telefona Vernon Eniste cevap vermisti. "Buyrun, ben Vernon
Dursley." O sırada tesadüfen odada olan Harry, Ron'un sesinin cevap verdigini duyunca donup
kalmıstı.
"ALO? ALO? BEN DUYUYOR MUSUNUZ? BEN - HARRY - POTTER'LA GÖRÜSMEK - STYORUM!" Ron
öyle bagırıyordu ki, Vernon Eniste yerinden zıpladı ve ahizeyi kulagından yarım metre uzakta
tuttu, ona öfke ve hayret karısımı bir ifadeyle bakıyordu.
Agızlık yönünde, "KMNLE GÖRÜSÜYORUM?" diye kükredi. "KMSNZ?"
Ron, "RON - WEASLEY!" diye haykırdı ona cevap olarak. Sanki Vernon Eniste ile ikisi bir futbol
sahasının iki ucundan konusuyorlardı. "BEN - HARRY'NN -OKULDAN- ARKADASIYIM -"
Vernon Eniste'nin bakısları bir anda, oldugu yerde kalakalmıs Harry'ye döndü.
"BURADA HARRY POTTER FALAN YOK!" diye kükredi. Simdi, sanki patlamasından korkuyormus
gibi, ahizeyi kol boyu uzaklıkta tutuyordu. "HANG OKULDAN SÖZ ETTGN BLMYORUM! BR
DAHA ASLA BEN ARAMA! SAKIN ALEMN YANINA YAKLASMA!"
Ve zehirli bir örümcegi atıyormus gibi, ahizeyi telefonun üstüne fırlattı.
12
Bunu izleyen kavga, o zamana kadarki en berbat kavgalardan biri oldu.
Vernon Eniste, Harry'yi tükürük içinde bırakarak, "SEN BENM TELEFONUMU NE CESARETLE SEY
GB - SENN GB NSANLARA VERRSN!" diye kükredi.
Ron belli ki Harry'nin basını derde soktugunu fark etmisti, çünkü bir daha aramadı. Hogwarts'taki
öbür arkadası, Hermione de onunla baglantı kurmamıstı. Harry, Ron'un aramasın diye onu
uyardıgından kuskulanıyordu. Yazık, çünkü Harry'nin sınıfının en akıllı cadısı Hermione, annesiyle
babası Muggle oldugu için telefonu nasıl kullanması gerektigini pek güzel biliyordu ve herhalde
Hogwarts'a gittigini söylemeyecek kadar da aklı selim sahibiydi.
Böylece Harry bes uzun hafta boyunca büyücü arkadaslarının hiçbirinden haber alamadı, yani bu
yaz da neredeyse geçen yaz kadar berbat geçmeye aday görünüyordu. Sadece bir tek, çok küçük
iyilesme vardı: Ondan, arkadaslanna mektup göndermek için yararlanmayacagına yemin ettikten
sonra, Harry'nin geceleri baykusu Hedwig'i dısarı salmasına izin verilmisti. Vernon Eniste,
Hedwig'in kafesinde hep kapalı kalınca çıkardıgı samata yüzünden pes etmisti.
Harry, Acayip YYendelin hakkında yazmayı bitirdi, durup yine dinledi. Karanlık evin sessizligi
sadece azman kuzeni Dudley'nin uzaktan gelen homurtulu horultusuy-la bozuluyordu. Saat çok
geç olmalıydı. Harry'nin gözleri yorgunluktan kasınıyordu. Belki de bu kompozisyonu ertesi gece
bitirirdi...
13
Mürekkep sisesinin kapagını kapattı, yatagının altından eski bir yastık kılıfını çekip aldı, fenerini,
Sihir Tarihi'ni, kompozisyonunu, tüy kalemiyle mürekkebi içine koydu, yataktan kalkıp hepsini
yatagının altındaki gevsek bir tahtanın dibine gizledi. Sonra ayaga kalktı, gerindi ve yatagının
yanındaki komodinin üstünde duran ısıklı çalar saatin kaçı gösterdigine baktı.
Gecenin biriydi. Harry aniden midesinde tuhaf bir sarsınh hissetti. Farkına bile varmadan tam bir
saattir on üç yasındaydı.
Harr/nin bir baska sıra dısı yanı da, dogum günlerini hiç beklememesiydi. Ömründe hiç dogum
günü kartı almamıstı. Dursley'ler onun son iki dogum gününü tamamen bilmezlikten gelmislerdi,
.bu seferkini hatırlayacaklarım sanmak için de hiçbir nedeni yoktu.
Harry karanlık odayı boydan boya yürüdü, Hed-wig'in büyük, bos kafesinin yanından geçip açık
pencereye gitti. Pervaza yaslandı, battaniyenin altında onca zaman kaldıktan sonra serin gece
havasının yüzüne vurusu pek hostu. Hedwig gelmeyeli iki gece olmustu. Harry onun için
kaygılanmıyordu -daha önce de bu kadar süreyle gittigi olmustu- ama geriye çabuk dönecegini
umut ediyordu. Bu evde onu görünce irkilmeyen tek canlı oydu.
Harry, yasına göre ufak tefek ve zayıf olsa da, son yılda birkaç santim uzamıstı. Ama kuzgun
karası saçları her zaman nasılsa öyleydi: Ne yaparsa yapsın inatla dagınık kalıyordu. Gözlüklerinin
arkasındaki gözleri parlak yesildi ve alnında, saçının arasından açıkça görülebilen, simsek
biçiminde ince bir yara izi vardı.
Page 2
Harry Potter Azkaban Tutsagı
14
Harry'ye iliskin sıra dısı seylerin içinde en olaganüstü olanı bu yara iziydi. z, Dursley'lerin on yıldır
söyledikleri gibi, Harry'nin annesiyle babasını öldüren araba kazasından yadigâr kalmamıstı.
Çünkü Lily ve James Potter bir araba kazasında ölmemislerdi. Öldürülmüslerdi, yüzyılın en fazla
korkulan Karanlık Büyücüsü, Lord Voldemort tarafından. Voldemort'un laneti, Harry'yi öldürecegine
kendisine geri dönünce, Harry bu saldırıdan yalnızca alnında bir yara iziyle kurtulmustu. Canını zor
kurtaran Voldemort ise kaçmıstı...
Ne var ki Harry daha sonra onunla Hogvvarts'ta karsı karsıya gelmisti. Karanlık pencerede durmus
son karsılasmalarını hatırlarken, on üçüncü dogum gününe ulastıgı için bile talihli oldugunu kabul
etti.
Hedwig'den bir isaret görmek için yıldızlı gökyüzünü bakıslarıyla taradı. Belki de gagasından
sarkan ölü bir fareyle, övgü bekleyerek, ona dogru süzülüyordu Çatıların üzerinden dalgın dalgın
bakan Harry'nin ne gördügünün farkına varması birkaç saniye sürdü.
Altın ^ron üstüne silueti çizilmis ve her an daha da büyüyen, iri, garip sekilde yan yan giden bir
yaratık vardı ve Harry'nin yönünde kanat çırpıyordu. Harry hayli hareketsiz durarak onun gittikçe
alçalmasını gözledi. Bir an için, eli pencere mandalında, tereddüt etti, acaba kapasam mı diye
düsünüyordu, ama o sırada garip yaratık Privet Drive'ın sokak lambalarından birinin üzerinden
süzüldü ve onun ne oldugunu anlayan Harry yana sıçradı.
Üç baykus süzülerek pencereden içeri girdi, iki ta-
15
nesi baygına benzeyen üçüncüyü tasıyordu. Yumusak bir pat sesiyle Harry'nin yatagına kondular,
büyük ve kursuni renkte olan ortadaki baykus dosdogru yataga devrildi ve hareketsiz kaldı.
Bacaklarına koca bir paket baglanmıstı.
Harry baygın baykusu hemen tanıdı - Adı Errol'dı ve VVeasley ailesine aitti. Harry anında yataga
kostu, Er-roî'ın bacaklarmdaki ipleri çözdü, paketi çıkardı ve sonra da onu Hedwig'in kafesine
tasıdı. Errol mahmur gözlerinden birini açtı, cılız bir ötüsle tesekkür etti ve lakır lakır su içmeye
koyuldu.
Harry diger iki baykusun yanına döndü. Bunlardan biri, büyük, kar beyazı disi baykus, kendi kusu
Hed-wig'di. O da bir paket tasıyordu ve kendinden pek hosnut görünüyordu. Onu yükünden
kurtaran Harry'ye gagasıyla sevgi dolu bir öpücük verdi, sonra da Errol'ın yanına gitmek için
odanın öbür yanına uçtu.
Harry güzel, kahverengi bir kus olan üçüncü baykusu tanımadı, ama nereden geldigini hemen
anladı. Çünkü üçüncü pakete ek olarak, Hogwarts armasının bulundugu bir mektup tasıyordu.
Harry bu baykusu görevinden azat edince, hayvan kendini begenmis bir sekilde tüylerini kabarttı,
kanatlarını gerdi ve pencereden dısarı uçup geceye karıstı.
Harry yatagına oturdu, Errol'ın paketini kaptı, ambalaj kâgıdını koparıp açtı ve içinde altın yaldızlı
kâgıda sarılı bir hediyeyle ilk dogum günü kartını buldu. Parmaklan hafifçe titreyerek zarfı açtı. ki
parça kâgıt düstü - bir mektup ve bir gazete kupürü.
16
Kupür belli ki büyücülerin gazetesi Gelecek Posta-sz'ndan kesilmisti, çünkü siyah-beyaz resimdeki
insanlar hareket ediyorlardı. Harry kupürü alıp kırısıklarını düzeltti ve okudu.
SHR BAKANLIGI GÖREVLiSi BÜYÜK ÖDÜLÜ KAPTI
Sihir Bakanlıgı Muggle Esyalarının Kötüye Kullanımı Dairesi Baskanı Arthur VVeasley, Gelecek
Posta-sı'mn yıllık Büyük ödül Galleon Çekilisini kazandı.
Çok memnun görünen Mr VVeasley, Gelecek Postası 'na, "Altınları Mısır'da bir tatil yaparak
harcayacagız," dedi. "En büyük oglumuz Bili orada, Gringotts Büyücülük Bankasının lanet
bozucusu olarak çalısıyor."
VJeasley ailesi Mısır'da bir ay geçirdikten sonra, yeni okul yılının baslangıcı nedeniyle, Weasley
çocuklarından besinin devam ettigi Hogwarts'a geri dönecek.
Harry hareket eden resmi inceledi ve büyük bir piramit önünde duran dokuz VVeasley'nin birden
ona coskuyla el salladıgını görünce yüzüne bir tebessüm yayıldı. Tombul küçümen Mrs VVeasley;
uzun boylu, saçlan açılmakta olan Mr VVeasley; altı ogul ve bir kız. Siyah-beyaz resimde
Page 3
Harry Potter Azkaban Tutsagı
görünmese bile, hepsi de alev gibi kızıl saçlı. Resmin tam ortasında, uzun boylu ve leylek bacaklı
Ron duruyordu, faresi Scabbers omzundaydı, kolunu da küçük kardesi Ginny'ye dolamıstı.
Harry büyük bir altın yıgınını kazanmayı çok iyi huylu ve son derece yoksul olan VVeasley'lerden
daha
17
fazla hak edecek birilerim düsünemiyordu. Ron'un mektubunu alıp açtı.
Sevgili Harry,
Mutlu yıllar!
Eak, o telefon için gerçekten üzgünüm. Umarım Muggle'lar burnundan getirmemistir. Babama
sordum, o da herhalde bagırmamam gerektigini söyledi.
Burada, Mısır'da her sey harika. Bili bize mezarları gezdirdi, bu eski Mısırlı büyücülerin onlara
koydugu lanetlere inanamazsın Annem Ginny'nin sonuncusuna girmesine izin vermedi. Orası,
mezara izinsiz dalan ve fazladan baslan falan çıkmıs Muggle'ann degisime ugramıs iskeletlerimle
doluydu.
Babam Gelecek Postası'nın çekilisini kazanınca inanamadım buna. Yedi yüz galleon! Çogu bu tatile
gitti, ama bana önümüzdeki yü için yeni bir asa alacaklar.
Harry, Ron'un eski asasının çatladıgı olayı çok iyi hatırlıyordu. Asa, ikisinin binip Hogwarts'a
uçtukları araba okul arazisinde bir agaca çarpınca çatlamıstı.
Yeni sömestr baslamadan bir hafta kadar önce gelecegiz, benim asamı ve yeni kitaplarımızı almak
için Londra'ya gidecegiz. Oyada seninle karsılasma sansı var mı?
Mııggle'larm moralini bozmasına izin verme!
Londra'ya gelmeye çalıs,
Ron
18
Not: Percy, Ögrenci Bası oldu. Mektubu geçen hafta aldı.
Harry fotografa bir göz attı. Hogwarts'ta yedinci ve son yılında olan Percy'nin pek kendini
begenmis bir hali vardı. Ögrenci Bası rozetini, düzenli saçlarının tepesine fütursuzca tünemis olan
fesine ignelemisti, baga çerçeveli gözlügü Mısır günesinde parıldıyordu.
Harry simdi de hediyesini alıp açtı. Paketin içinde minyatür bir cam topaca benzeyen bir sey vardı.
Altında da Ron'dan bir baska not.
Harry - bu bir Cep Sinsioskopu. Etrafta güvenilmez biri varsa, parlaması ve oldugu yerde dönmesi
gerekiyor. Bili bunun büyücü turistler için satılan saçma sapan bir sey oldugunu söylüyor, güvenilir
degilmis. Dün aksam yemeginde yanıp durdu da ondan. Ama Bili o sırada Fred'le George'un
çorbasına böcek koyduklarının farkında degildi.
Eyvallah - Ron
Harry, Cep Sinsioskopu'nu komodinin üstüne koydu, sivri ucunda dengelenen alet kıpırtısız
durmus, Harry'nin saatinin fosforlu akrebiyle yelkovanını yansı-Uyordu. Harry birkaç saniye
mutlulukla ona baktı, sonra Hedvvig'in gönderdigi paketi eline aldı.
Bunda da ambalajı içinde bir hediye, bir kart ve bir mektup vardı. Bu seferkiler Hermione'den
gelmisti.
19
Sevgili Harry,
Ron bana yazıp Vernon Enıste'ne ettigi telefondan söz ettL Umarım iyisindir.
Su anda Fransa'da tatildeyim ı ve bunu sana nasıl gönderecegimi bilmiyorum -ya Gümrük'te
açarlarsa? -derken Hedwig çıkageldi! Sanırım, bir degisiklik olsun diye dogum gününde bir sey
almar>dnn emin olmak istiyordu. Hediyeni baykus-siparisiyle {»Mrttim; Gelecek Postası'nöa ilanı
vardı (Onu da buraya getirtiyorum, büyücülük dünyasında olup bitenin*, izleyebilmek öyle iyi
oluyor ki). Ron 'la ailesinin bir hafi 7 önce çıkan resmini gördün mü? Eminim bir sürü sey
ögreniyordur, gerçekten kıskanıyorum - eski Mısır büyücüleri muhtesemdi.
Burada da ilginç bir yerel büyücülük tarihi var. ögrendigim bazı seyleri eklemek için bütün Sihir
Tarihi kompozisyonumu yeniden yazdım. Umarım çok uzun olmamıstır, Profesör Binns'in
istediginden iki parsömen tomarı daha fazla.
Page 4
Harry Potter Azkaban Tutsagı
Ron tatilin son haftasında Londra'da olacagını söylüyor. Sen de gelebilir misin? Teyzenle enisten
gelmene izin verir mi? Keske gelebilsen. Olmazsa seni Eylül'ün birinde Hogwarts Ekspresi'nde
görürüm!
Sevgiler
Hermione
Not: Ron, Percy'nin ögrenci Bası oldugunu söylüyor. Eminim bu sahiden hosuna gitmistir. Ron pek
memnun kalmısa benzemiyor.
20
Harry, Hermione'nin mektubunu bir kenara koyup hediyesini alırken yine güldü. Paket çok agırdı.
Hermi-one'yi tanıdıgı için, hediyenin çok zor büyülerle dolu koca bir kitap olacagından emindi -
degildi oysa. Kâgıdı yırtıp da üzerinde simden harflerle Süpürge Bakım Seti yazan parlak siyah deri
bir çanta görünce kalbi deli gibi çarptı.
Harry, "Vay canına, Hermione!" diye fısıldadı, çantanın içine bakmak için fermuarını açtı.
çinde büyük bir kavûnoz Fleetvvood Sap Rötus Cilası, pırıl pırıl gümüs bir Kuyruk Çalısı Makası,
uzun yolculuklarda süpürgenize tutturmak için minik pirinçten bir pusula ve bir Kendi Kendine
Süpürge Bakımı Elki-tabı vardı.
Arkadaslan dısında Harry, Hogvvarts'ı en çok Qu-idditch için özlüyordu: Sihir dünyasının bu en
popüler sporu son derece tehlikeliydi, çok heyecanlıydı ve süpürgeler üzerinde oynanıyordu. Harry
ise çok iyi bir Quidditch oyuncusuydu, Hogwarts binalarından birinin takımına son yüzyıl içinde
seçilen en genç oyuncu olmustu. En degerli hazinelerinden biri de, yans süpürgesi Nimbus ki
Bin'di.
Harry deri çantayı bir yana bırakıp son paketini eline aldı. Ambalaj kâgıdı üzerindeki egri bügrü
yazıyı hemen tanıdı: Paket, Hogwarts bekçisi Hagrid'den geliyordu. Üstteki kâgıt tabakasını
yırtanca gözüne yesil ve derimsi bir sey çarptı, ama daha onu dogru dürüst açamadan paket garip
bir sekilde titredi ve içinde her ne varsa, gürültülü bir takırtı geldi - sanki çenesi varmıs gibi.
Harry donup kaldı. Hagrid'in ona kasıtlı olarak as-
21
la tehlikeli bir sey göndermeyecegini biliyordu, ne var ki Hagrid tehlikeli seyler konusunda normal
bir insan gibi düsünmezdi. Dev örümceklere dostluk gösterdigi, meyhanelerdeki adamlardan
hırçın, üç baslı köpekler satın aldıgı ve kulübesine gizlice yasadısı ejderha yumurtaları soktugu
görülmüstü.
Harry pakete endiseyle dokundu. Paket yeniden yüksek sesle takırdadı. Harry komodininin
üstündeki lambaya uzandı, bir eliyle onu sıkıca yakaladı ve vurmaya hazır sekilde basının üstüne
kaldırdı. Sonra öbür eliyle ambalaj kâgıdının geri kalanını yakalayıp çekti.
Ve dısan bir sey düstü - bir kitap. Harry üzerinde altın yaldızlı harflerle Canavar Kitap: Canavarlar
yazan güzel, yesil kapagını söyle bir görebilmisti ki, kitap yan tarafına atladı ve garip bir yengeç
gibi, yatagın üzerinde yan yan segirtti.
"Ahha!" diye mırıldandı Harry.
Kitap gürültülü bir tıkırtıyla yataktan yuvarlandı ve odanın öbür yanına dogru hızla atıldı. Harry
çaktırmadan onu izledi. Kitap çalısma masasının altındaki karanlık boslukta saklanıyordu.
Dursley'lerin hâlâ mısıl mısıl uyuyor olması için dua eden Harry dört ayak üstüne çöküp ona dogru
uzandı.
"Ayy!"
Kitap elinin üstüne kapandı, sonra da hâlâ kapakları üzerinde segirterek onun yanından çırpınıp
geçti. Harry fırladı, ileri atıldı ve kitabı yere yapıstırmayı basardı. Yandaki odada uyuyan Vernon
Eniste yüksek sesle, uykulu bir homurtu salıverdi.
22
Harry mücadele eden kitabı kollarının arasına iyice kıstırıp sifonyere kostu, bir kemer çıkararak
kitabın çevresine sıkıca tutturdu. Bu arada Hedwig ve Errol il-giyie onu izliyorlardı. Canavar Kitap
öfkeyle ürperdi, ama artık ne kus kanadı gibi çırpınıyordu, ne de ısırabi-liyordu. Harry de onu
yatagın üstüne atıp Hagrid'in kartına uzandı.
Sevgili Harry, Nice yıllara!
Page 5
Harry Potter Azkaban Tutsagı
Bu, önümüzdeki yıl sana yararlı olur dedim. Daha fazlasını lıurda söylemem. Seni görünce
anlatırım.
Umarım Muggle'lar sana iyi muamele ediyorlardır.
En iyi dileklerimle,
Hagrid
Harry, Hagrid'in ısıran bir kitabın yararlı olacagını düsünmesini tekinsiz buldu, ama Hagrid'in
kartını da Ron ve Hermione'ninkinin yanına yerlestirdi. Agzı kulaklarına varmıstı. Geriye sadece
Hogwarts'tan gelen mektup kalmıstı artık.
Bunun her zamankinden kalın oldugunu fark eden Harry, zarfı açtı, içindeki ilk parsömen sayfasını
çıkardı ve okudu:
Sevgili Mr Potter,
Yeni okul yılının ı EylüJ'de baslayacagın^ bildirmek isteriz. Hogıvarts Ekspresi, King's Cross
Istasyonıı'nda Peron Dokuz Üç Çeyrek'ten saat on birde kalkacak.
23
Üçüncü sınıfların bazı hafta sonlarında Hogsmeade köyünü ziyaret etmelerine izin veriliyor. Lütfen
ilisikteki izin belgesini imzalaması için anne-babanıza ya da velinize ver in.
Önümüzdeki yıl için gerekli olan kitapların listesi ilisiktedir.
Saygılarımla,
Profesör M. McGonagall
Müdür Yardımcısı
Harry, Hogsmeade izin belgesini zarftan çekip baktı, artık gülümsemiyordu. Hafta sonlarında
Hogsme-ade'i ziyaret etmek harika olurdu; orasının tamamen büyücülere ait bir köy oldugunu
biliyordu ve daha adımını bile atmamıstı. yi de, Vernon Eniste ya da Petunia Teyze'yi bu belgeyi
imzalamaya nasıl ikna edecekti?
Çalar saate baktı. Sabahın ikisi olmustu.
Hogsmeade belgesi hakkında ertesi sabah uyanınca üzülmeye karar veren Harry yeniden yatagına
gitti ve kendisi için yaptıgı, Hogwarts'a dönene kadar kaç gün kaldıgını gösteren çizelgede bir günü
daha karalamak için uzandı. Soma gözlügünü çıkarıp, gözleri açık, yüzü üç dogum günü Vartına
dönük, yataga uzandı.
Ne kadar sıra dısı olursa olsun, Harry Potter o anda herkesin hissettiklerini hissediyordu: Ömründe
ilk kez, o gün dogum günü oldugu için mutluydu.
24
KNC BÖLÜM
Marge Hala'nın Büyük Hatası
Harry ertesi sabah kahvaltıya indiginde, üç Dursley de kahvalh masasının etrafında oturuyordu.
Yepyeni bir televizyonu izliyorlardı, buzdolabı ile salondaki televizyon arasındaki yolun
uzunlugundan yüksek sesle sikâyet edip duran Dudley için bir "eve hos geldin" hediyesi. Dudley
yazlan vaktinin çogunu, küçük domuz gözleri ekrana çivilenmis, bes gıdısı o yerken sürekli
titreyerek, mutfakta geçirirdi.
Harry, Dudley ile boynu kısa, bıyıgı gür, iriyarı, kalıplı Di adam olan Vernon Eniste'nin arasına
oturdu. Harry'ye uvıllu yıllar dilemek bir yana, Dursley'4er onun odaya girdigini fark ettikleri
yolunda bir isaret bile vermediler, ama Harry bu muameleye öyle alıskındı ki aldırmadı. Kendine
bir parça kızarmıs ekmek aldı, sonra da kaçak bir mahkûm hakkındaki bir haberin orta yerinde
olan televizyondaki spikere baktı.
"... halk, Black'in silahlı ve son derece tehlikeli oldugu konusunda uyarılmıstır. Özel bir telefon
hattı kurulmustur, Black'i görenler hemen buraya haber vermelidir."
25
Vernon Eniste, gazetesinin üstünden tutsaga bakarak, "Onun bes para etmedigini bize
söylemelerine gerek yok," diye homurdandı "Su haline bak, pis serseri! Saçına bakın sunun!"
Yan yan Harry'ye pis bir bakıs attı, Harry'nin dagınık saçları onun için hep bir kızgınlık kaynagı
olmustu. Ama kupkuru yüzü, dirsegine kadar inen keçelesmis, arapsaçı gibi saçlarla çevrili olan
televizyondaki adamla karsılastırınca, Hany kendini gerçekten temiz pak hissetti.
Page 6
Harry Potter Azkaban Tutsagı
Spiker yeniden ortaya çıkmıstı.
"Tarım ve Balıkçılık Bakanlıgı'nın bugün ilan edecegi..."
Vernon Eniste spikere kötü kötü bakarak, "Dur bakalım!" dedi havlarcasına. "Bize manyagın
nereden kaçtıgını söylemedin! Bunun ne yaran var? Deli herif su an sokakta buraya dogru geliyor
olabilir!"
Kemikli ve at suratlı Petunia Teyze, simsek gibi dönerek mutfak penceresinden dikkatle dısarı
baktı. Harry onun özel telefon hattını arayacak kisi olmaya bayılacagını biliyordu. Petunia Teyze
dünyanın en meraklı kadınıydı ve hayatının büyük kısmını sıkıcı, yasalara saygılı komsularını casus
gibi gözleyerek geçirmisti.
Vernon Eniste kocaman mor yumruguyla masaya vurarak, "Ne zaman ögrenecekler?" dedi, "Böyle
insanlarla basa çıkmanın tek yolu idam!"
Hâlâ gözlerini kısmıs, kapı komsusunun çalı fasulyelerine bakan Petunia Teyze, "Çok dogru," dedi.
26
Vernon Eniste fincamndaki çayı bitirdi, saatine baktı ve ekledi: "Hemen çıksam iyi olur, Petunia,
Marge'm treni saat onda geliyor."
Aklı yukarı kattaki Süpürge Bakım Seti'nde olan Harry, bu nahos darbeyle dünyaya döndü.
"Marge Hala mı?" diye kekeledi. "O - o buraya gelmiyor, degil mi?"
Marge Hala, Vernon Eniste'nin kardesiydi. Harry ile onun arasında kan bagı olmadıgı halde
(Harry'nin annesi, Petunia Teyze'in kardesiydi) ömür boyu ona "hala" demeye zorlanmıstı. Marge
Hala kent dısında, buldok yetistirdigi büyük bahçeli bir evde otururdu. Privet Drive'da pek
kalmazdı, çünkü kıymetli köpecik-lerini bırakmaya içi elvermezdi, ama onun ziyaretlerinin her biri
Harry'nin aklına korkunç bir canlılıkla kazınmıstı.
Dudle/nin besinci dogum günü partisinde Marge Hala, Harry'nin, yegenini müzikli biblolar
oyununda yenmesini önlemek için bastonuyla incik kemiklerine vurmustu. Birkaç yü sonra Noel'de
gelmis, Dudley'ye bilgisayarlı bir robot, Harry'ye de köpek bisküvisi getirmisti. Onun Hogwarts'a
baslamasından bir önceki yılda yaptıgı son ziyarette Harry kazayla en sevdigi köpeginin patisine
basmıstı. Ripper, Harry'yi bahçeye kadar kovalamıs, o da bir agaca tırmanmıstı ve Marge Hala saat
gece yarısını geçene kadar onu çagırmayı reddetmisti. Bu olayın anısı hâlâ Dudley'nin gözlerinin
gülmekten yasarmasına yol açıyordu.
Vernon Eniste, "Marge bir hafta burada kalacak,"
27
diye hırladı, "ve hazır konu açılmısken," dedi, sisman parmagıyla tehdit edici sekilde Harry'yi
göstererek, "ben onu almadan önce bazı seyleri açıklıga kavusturmamız gerekiyor."
Dudley yılısık yılısık sırıtarak televizyon izlemekten vazgeçti. Vernon Eniste'nin Harry'ye zorbalık
etmesini izlemek onu en fazla eglendiren seydi.
"Önce," diye hırladı Vernon Eniste, "Marge'la konusurken terbiyeni takınacaksın."
Harry acı acı, "Tamam," dedi, "o da takınırsa."
"kinci olarak," dedi Vernon Eniste, Harry'nin cevabını duymamıs gibi davranıyordu, "Marge senin
anormalligin haVkında hiçbir sey bilmedigi için, o buradayken hiçbir - ama hiçbir acayip sey
istemiyorum. Adam gibi davran, anlıyor musun?"
Harry dislerini sıkarak, "O davranırsa, ben de davranırım," dedi.
"Ve üçüncü olarak," dedi Vernon Eniste, hain küçük gözleri simdi kocaman mor yüzünde çizik çizik
olmustu, "Marge'a senin St Brutus flah Olmaz Suçlu Çocuklar Güvenlik Merkezi'ne gittigini
söyledik."
"Ne?" diye feryat etti Harry.
"Ve sen de öyle diyeceksin, yoksa karısmam," dedi Vernon Eniste, tükürürcesine.
Harry, yüzü bembeyaz, küplere binmis halde oracıkta oturmus Vernon Eniste'ye bakıyor,
duyduklarına inanamıyordu. Marge Hala bir haftalık bir ziyaret için geliyordu - bu, Dursley'lerin
ona verdigi en berbat dogum günü hediyesiydi, enistesinin eski çorapları dahil.
28
Vernon Eniste agır agır ayaga kalkarak, "Eh, Petu-nia/' dedi, "öyleyse ben istasyona gidiyorum.
Sen de gelmek ister misin, Dudd?"
Page 7
Harry Potter Azkaban Tutsagı
"Hayır," dedi Dudley, babası Harry'yi tehdit etmeye son verdigi için yine televizyonu izlemeye
koyulmustu.
Petunia Teyze, Dudley'nin kalın telli san saçlarını düzeltti. "Duddy halası için sıkır sıkır giyinecek.
Annecigi ona yepyeni, güzel mi güzel bir papyon kravat aldı."
Vernon Eniste, Dudley'nin besili omzuna bir saplak attı.
"Öyleyse birazdan görüsürüz," dedi ve mutfaktan çıktı.
Dehsetten kendinden geçmis gibi oturan Harry'nin aklına birden bir fikir geldi. Kızarmıs ekmegini
bırakarak hemen ayaga kalktı ve ön kapıya giden Vernon Eniste'nin ardına düstü.
Enistesi araba ceketini giymekteydi.
Dönüp de Harry'nin ona baktıgını görünce, "Seni götürmüyorum," diye hırladı.
Harry soguk soguk, "Sanki gelmek isteyen var da," dedi. "Size bir sey sormak istiyorum."
Vernon Eniste kuskuyla ona baktı.
"Hog - yani okulumdaki üçüncü sınıfların bazen köyü ziyaret etmesine izin veriliyor," dedi Harry.
Vernon Eniste kapının yanındaki bir kancadan araba anahtarlarını alarak, "Ee?" diye lafı agzına
tıkadı.
Harry telasla, "zin belgesini imzalamanız gerek," dedi.
29
Enistesi, "Niye imzalayacakmısım peki?" diye dudak büktü.
"Eh," dedi Harry, kelimelerini dikkatle seçerek, "zor is olacak çünkü, Marge Hala'ya numara
yapmak, o seye gidiyorum diye, neydi hani St..."
Vernon Eniste, "St Brutus flah Olmaz Suçlu Çocuklar Güvenlik Merkezi!" diye bögürdü ve Harry
sesinde belirgin bir panik tınısı duyarak memnun oldu.
Onun kocaman, mor renkli yüzüne sakin sakin bakarak, "Aynen öyle," dedi. "Uzun uzun
ezberlemek gerek. Üstelik de inandırıcı sekilde söylemeliyim, degil mi? Ya kazayla agzımdan bir
sey kaçınrsam?"
"Esek sudan gelene kadar dayak yersin o zaman, ona göre!" diye kükredi Vernon Eniste, yumrugu
havada Harry'nin üstüne yürüyerek. Ama Harry pes etmedi.
Azimle, "Bana esek sudan gelene kadar dayak atmak Marge Hala'mn söyleyebileceklerimi
unutmasını saglamaz," dedi.
Vernon Eniste durdu, yumrugu hâlâ havadaydı, yüzü çirkin bir patlıcan moruna bürünmüstü.
Harry çabucak, "Ama izin belgemi imzalarsanız," dedi, "yemin ederim ki sözde hangi okula
gittigimi hatırlarım ve davranıslarım da tıpkı bir Mug - yani normal olurum, falan."
Harry, Vernon Eniste'nin meseleyi yeniden düsündügünü görüyordu, disleri meydanda olsa ve
alnında bir damar atsa bile. '
Sonunda, "Tamam," diye kesip attı. "Marge'ın ziyareti sırasında davranıslarını dikkatle
izleyecegim. Eger
30
bu ziyaretin sonunda yoldan çıkmaz ve dediklerimi dogrulamıs olursan, kahrolası belgeni
imzalarım."
Hısımla döndü, ön kapıyı açtı ve öyle hızla çarptı ki, tepedeki küçük renkli camlardan biri yere
düstü.
Harry mutfaga dönmedi. Üst kata, kendi yatak odasına çıktı. Gerçek bir Muggle gibi hareket
edecekse, ise simdiden baslaması isabet olurdu. Yavasça ve üzüntüyle bütün hediyelerini, dogum
günü kartlarım topladı, ev ödeviyle birlikte gevsek döseme tahtasının altına sakladı. Sonra
Hedwig'in kafesine gitti. Errol kendine gelmis görünüyordu, o ve Hedwig, kafaları kanatlarının
altında uyuyorlardı. Harry içini çekti, sonra ikisini de dürtüp uyandırdı.
Kederle, "Hedwig," dedi, "bir hafta kadar buralarda görünmemen gerek. Errol'la git, Ron sana göz
kulak olur. Ona durumu açıklayan bir not yazarım. Bana da öyle bakma" - Hedwig'in kehribar
rengi büyük gözlerinde suçlayıcı bir ifade vardı, "benim kabahatim degil. Ron ve Hermione ile
birlikte Hogsmeade'i ziyaret edebilmemin tek yolu bu."
On dakika sonra Errol ve (bacagına Ron için bir not baglanmıs olan) Hedwig, pencereden dısarı
süzülüp gözden kayboldular. Simdi kendini gerçekten berbat hisseden Harry de bos kafesi
Page 8
Harry Potter Azkaban Tutsagı
gardırobuna koyup ortadan kaldırdı.
Ama Harry'nin acı acı düsünecek pek vakti olmadı. Daha ancak kafesi kaldırmıstı ki, Petunia Teyze
asagı inip konuklarını karsılasın diye, yukarı, Harry'ye feryat etmeye koyuldu.
3
O, hole vanr varmaz da, "Saçma bir seyler yap!" dedi telasla.
Harry saçını dümdüz yatırmaya çalısmanın bir anlamını göremiyordu. Marge Hala onu elestirmeye
bayılırdı, yani Harry ne kadar bakımsız görünürse o da o kadar mutlu olacaktı.
Pek az sonra, Vernon Eniste'nin arabasının geri geri park yerine girerken çakılları ezdigi duyuldu,
derken araba kapılan vuruldu ve bahçe patikasından ayak sesleri geldi.
Petunia Teyze, "Kapıyı aç!" diye tısladı Harry'ye.
Midesinde büyük bir sıkıntıyla, Harry kapıyı çekip açtı.
Esikte Marge Hala duruyordu. Vernon Eniste'ye çok benziyordu: riyan, kalıplı ve mor yüzlüydü,
hatta kardesininki kadar gür olmasa bile bir bıyıgı da vardı. Bir elinde muazzam büyüklükte bir
bavul tutuyordu, diger kolunun altına da ihtiyar ve kötü huylu bir buldok sıkıstırmıstı.
Marge Hala, "Benim Dudd'ım nerde?" diye kükre-di. "Nerde benim canımın içi?"
Dudley holden badi badi geldi, san saçları sisman kafasına sımsıkı yapıstırılmıstı, gıdılarının
altından bir papyon kravat güçbela görünüyordu. Marge Hala bavulu Harry'nin karnına dogru
savurarak onun nefesini kesti, tek koluyla Dudley'yi sıkıca sardı ve yanagına koca bir öpücük
kondurdu.
Harry, Dudley'nin Marge Hala'ya, sadece onun sarılmalarına iyi para verdigi için tahammül ettigini
bili-
32
yordu. Ayrıldıklarında Dudley tombu1 eliyıe elbette ki gıcır gıcır bir yirmi sterlinlik banknotu sıkı
sıkıya tutmustu.
Marge Hala, sanki o bir sapka askısıymıs gibi Harry'nin yanından hızla geçerek, "Petunia!" diye
haykırdı. Marge Hala ile Petunia Teyze Öpüstüler, daha dogrusu, Marge Hala koca çenesini Petunia
feyze'nın yanak kemigine tosladı.
O sırada Vernon Eniste içeri girdi, kapıyı kaparken neseyle güldü.
"Çay ister misin, Marge?" dedi. "Ya Ripper m ister?"
Harry'yi holde bavulla bir basına bırakarak hep^ı sürü halinde mutfaga giderlerken, Marge Hala,
"Ripper benim fincanımdan biraz çay içebilir" dedi. Ama Harry'nin sikâyeti yoktu, Marge Hala'dan
kurtulmasını saglayan her bahane ona uyardı. Bu yüzden bavulu üst kata, yedek yatak odasına
tasımaya koyuldu, mümkün oldugu kadar uzun sürede.
Mutfaga döndügünde, Maıge Hala'ya çay ve meyveli kek ikram edilmis d, Ripper da bir kösede
gürültülü gürül+üh bir seyler yutuyordu. Harry, Petunia Teyze'nin, tertemiz dösemesini kirleten
çay ve salya lekele-rini görünce hafifçe irkildigini fark etü. Hayvanlardan nefret ederdi o.
Vernon Eniste, "Öteki köpeHere kim bakıyor, Marge?" diye sordu.
Marge Hala, "Ah, onları Albay Fubster'a emanet ettim," dî^e gürledi. ''Artık emekli, hiç degilse
oyalan-i-
33
çak bir seyi olur. Ama zavallı ihtiyar Ripper'ı bırakamadım. Benden uzakta kalınca özleyip
dertleniyor."
Harry yerine oturunca Ripper yeniden hırlamaya basladı. Bu hırlama da Marge Hala'run ilk kez
Harry'ye di ckat etmesine yol açtı.
"Ya!" dedi havlarcasma. "Hâlâ burdasın, öyle mi?"
"Evet" dedi Harry.
"Öyle nankör nankör 'evet' deme bana," diye hyrla-dı Marge Hala. "Vernon ile Petunia'nm sana
bakmaları ne nimet. Ben olsam yapmazdım. Benim kapıma bırakılmıs olsan, dosdogru bir
yetimhaneye giderdin."
Harr/nin, Dursley'lerle yasayacagına bir yetimhanede yasamayı tercih edecegini söylemek için içi
gidiyordu, ama Hogsmeade belgesi düsüncesi onu durdurdu. Yüzüne zorla acılı bir gülümseme
yerlestirdi.
Page 9
Harry Potter Azkaban Tutsagı
"Yılısık yılısık sırıtma öyle!" diye gürledi Marge Hala. "Görüyorum ki, seni son görüsümden beri hiç
ıslah olmamıssın. Okul seni biraz adam eder diye ummustum." Çayından koca bir yudum alıp
bıyıgını sildi. "Onu nereye yolladım demistin, Vernon?"
Vernon Eniste hemen, "St Brutus," dedi. "Umutsuz vakalar için birinci smıf bir kurumdur."
"Anlıyorum," dedi Marge Hala. Ve masanın karsı ucundan havladı: "St Brutus'ta sopa var mı,
çocuk?"
"Sey..."
Vernon Eniste, Marge Hala'mn ardından basını ters ters asagı yukarı salladı.
"Evet," dedi Harry. Sonra bir is yapıyorsa tam yapması iyi olur duygusuna kapılarak ekledi: "Her
zaman."
34
"Mükemmel," dedi Marge Hala. "Ben hak eden insanlara vurmamak seklindeki bu saçma sapan
çekingenligi, kaypaklıgı kabul etmem. Yüz olaydan doksan dokuzunda gerekli olan iyi bir sopadır.
Sen sık sık dayak yedin mi?"
"A, evet," dedi Harry, 'hem de defalarca."
Marge Hala gözlerini kıstı.
"Sesinin tonundan hoslanmıyorum hiç, çocuk," dedi. "Yedigin dayaktan böyle kayıtsızca söz
edebiliyorsan, sana yeterince sopa çekmediler demektir. Petunia, senin yerinde olsam onlara
yazarım. Bu çocugun durumunda asın siddet kullanımını onayladıgını açıkça belirt."
Vernon Eniste herhalde Hanenin pazarlıklarını unutacagından endiseleniyordu ki, konuyu anında
degistirdi.
"Bu sabahki haberleri dinledin mi, Marge? Kaçak mahkûma ne dersin, ha?"
Marge Hala kendini evinde hissetmeye hazırlanırken, Harry, dört numaralı evde onsuz hayatı
özledigini fark etti. Vernon Eniste ile Petunia Teyze, çogu kez Harr/yi ayak altından çekilmeye
tesvik ederlerdi, dogrusu Harry'nin de cennet canına minnetti. Öte yandan Marge Hala, Harr/yi her
an gözünün önünde istiyordu ki, ıslah olması için önerilerini boru sesiyle ilan edebilsin. Harry'yi
Dudley ile karsılastırmaktan pek hoslanır-
35
di ve Dudley'ye pahalı hediyeler alırken, sanki niye hediye almadıgını sorsun diye, gözlerinden
ates saçarak, ona meydan okurcasına Harry'ye bakardı. Harry'yi neyin böyle kifayetsiz yaptıgına
iliskin karanlık imalarda da bulunurdu.
Üçüncü gün ögle yemeginde, "Çocuk böyle oldu diye kendini suçlamamalısın, Vernon," demisti.
"Eger insanın içinde bir çürüme varsa, kimsenin elinden bir sey gelmez."
Harry dikkatim yemege vermeye çalıstı, ama elleri titriyordu, yüzü de öfkeden kızarmaya
baslamıstı. Kendi kendine, belgeyi unutma, dedi. Hogsmeade'i düsün. Hiçbir sey söyleme. Kalkma
-
Marge Hala sarap kadehine uzandı.
"Yetistirmenin temel kurallarından biridir bu," dedi. "Köpeklerde hep görülür. Eger disi köpekte bir
bozukluk varsa, yavrusunda da olur -"
Tam o anda Marge Hala'nın sarap kadehi elinde patladı. Cam parçacıkları dört bir yana uçustu,
Marge Hala abuk sabuk sesler çıkardı, gözlerini kırpıstırdı, koca kırmızı yüzü sırılsıklam olmustu.
Petunia Teyze, "Marge!" diye cikledi. "Marge, iyi misin?"
Marge Hala yüzünü peçetesiyle silerek, "Endiselenecek bir sey yok," dedi. "Fazla sıkmıs olmalıyım.
Geçenlerde Albay Fubster'm evinde de aynı seyi yaptım. Yaygaraya gerek yok;. Petunia, sıktım mı
sıkarım..."
Ama hem Petunia Teyze, hem de Vernon Eniste süpheyle Harry'ye bakıyorlardı, o da pudinginden
vaz-
36
geçip mümkün oldugu kadar erkenden masadan kaçmaya karar verdi.
Hole çıktıgında duvara yaslanıp derin derin nefes aldı. Kontrolünü kaybedip bir seyi patlatmayalı
çok olmustu. Bir daha böyle bir olayı kaldıramazdı. Tehlikede olan tek sey de Hogsmeade belgesi
degildi - eger bu sekilde devam ederse, Sihir Bakanlıgı'yla bası derde girecekti.
Page 10
Harry Potter Azkaban Tutsagı
Harry hâlâ yasça küçük bir büyücüydü, büyücülük yasaları onun okul dısında sihre basvurmasını
yasaklıyordu. Sicili de pek temiz sayılmazdı. Daha geçen yaz, Privet Drive'de bir daha sihir
kullanıldıgı Bakanlıgın kulagına çalmırsa, Harry'nin Hogwarts'tan atılacagım oldukça açıklıkla
bildiren resmi bir uyarı almıstı.
Dursley'lerin masadan kalktıgım duydu ve hızla yukarı çıkıp ayak altından çekildi.
Harry sonraki üç günü, Marge Hala onunla ugrasmaya girisince Kendi Kendine Süpürge Bakımı
Elkitabı'm düsünmek için kendini zorlaması sayesinde atlattı. Hayli ise yarıyor gibiydi, ama
bakıslarının cam gibi ol-T,lasına da yol açıyordu anlasılan, çünkü Marge Hala Harry'nin akılca
normalin altında oldugu yolundaki fKrini dile getirmeye baslamıstı.
Sonunda, en sonunda, Marge'ın konuklugunun son akçamı geldi. Petunia Teyze göz alıcı ymekler
yapmıstı, Vernoıı Eniste de birkaç sise sarap açmıstı. Harry'nin
37
kusurları hakkında tek laf edilmeden çorbalarını içip somon balıklarım yediler; limon u kremalı
pastayı yerlerken, Vernon Eniste matkap yarjım sirketi Grunnings hakkındaki uzun bir nutukla
heprini sıkıntıdan patlattı. Derken Petunia Teyze kahve yapl. ve Vernon Eniste bir sise konyak
çıkardı.
"Seni bastan çıkarabilir miyim, Marge?"
Marge Hala zaten yeterince sarap içmisti. Koskoca yüzü kıpkırmızı olmustu.
"Öyleyse, azıcık," diye kıkır kıVu: güldü. "Ondan biraz daha fazla... birazcık daha... hal. iste."
Dudley dördüncü pasta dilimin] yiyordu. Petunia Teyze, serçe parmagı havada, kahvesv'ni
yudumluyor-du. Harry aslında yok olup yatak ocesına gitmek istiyordu, ama Vernon Eniste'nin
küçük gözlerinin kızgın bakısıyla karsılasınca biraz daha dayanması gerektigini anladı.
Marge Hala dudaklarını saplatıp bos konyak kadehini yerine koyarken, "Ooh," dedi. "Nefis yemekti,
Petunia. On iki köpege bakmak zorunda oldugum için normalde aksamlan kızartmayla falan idare
ediyorum..." Gürültüyle gegirdi, tüvit örtülü siskin kainim sıvazladı. "Pardon. Ama saglıklı cüssede
bir çocuk görmek hosuma gider," diye devam etti, Dudley'ye göz kırparak. "Sen boylu boslu,
saglam bir adam olacaksın, Dudd, baban gibi. Evet, biraz daha konyak alırım, Vernon..."
"Suna gelince -" >
Basıyla aniden Harr/yi isaret etti, Harry mic1 esinin kasıldıgını hissetti. Elkitabı diye düsündü
hemer:.
38
"Bunun hain, çelimsiz bir görünüsü var. Köpeklerde de olur. Geçen yıl Albay Fubster'a bir tanesini
bogdurdum. Sıçan gibi bir seydi. Cılız. Cinsi bozuk."
Harry, kitabının on ikinci sayfasını hatırlamaya çalısıyordu: Gönülsüz Geri Çeviricilere Sifa Verme
Büyüsü.
"Her sey kanda biter, geçen gün de diyordum ya. Kötü kan kendini belli eder. Simdi, senin ailen
aleyhinde bir sey demiyorum, Petunia" - Petunia Teyze'nin kemikli elini kendi kürek gibi eliyle
oksadı, "ama kız kardesin kötü tohumdu. En iyi ailelerde bile çıkar. Sonra da bes para etmez
biriyle kaçtı, iste sonucu karsımızda duruyor."
Harry gözlerini dikmis tabagına bakıyordu, kulaklarında garip bir çınlama vardı. Süpürgenizi
kuyrugundan sifaca yakalayın, diye düsündü. Ama gerisini hatırlamıyordu. Marge Hala'nın sesi,
tıpkı Vernon Eniste'nin matkaplarından biri gibi, onu deliyordu sanki.
"Bu Potter," dedi Marge Hala yüksek sesle, bir yandan da konyak sisesini alıp hem bardagına biraz
daha koydu, hem de masa örtüsüne biraz daha sıçrattı. "Bana ne is yaptıgını hiç söylememistiniz,
degil mi?"
Vernon Eniste ve Petunia Teyze son derece gergin görünüyorlardı. Hatta Dudley, agzı açık,
annesiyle babasına bakmak için gözlerini pastasından bile ayırdı.
Vernon Eniste, Harry'ye belli belirsiz bir bakıs atarak, "O-çalısmazdı," dedi. "ssizdi."
"Düsündügüm gibi!" dedi Marge Hala, konyagı bir yudumda kafasına dikti, çenesini kol agzına
sildi. "Aylak, metelik etmez, tembel bir otlakçı -"
•39
' Delildi/' dedi Harry birden. Masaya bir sessizlik çöktü. Harry sapır sapır titriyordu. Hayatında
Page 11
Harry Potter Azkaban Tutsagı
böyle öf-kelenmemisti.
"DAHA KONYAK!" diye haykırdı Vernon Eniste, bembeyaz olmustu. Sisenin hepsini Marge Hala'nm
kadehine bosalttı. "Sen, çocuk," diye hırladı Harry'ye. "Yatagına, hadi -"
"Hayır, Vernon," diye hıçkırdı Marge Hala, elini havaya kaldırdı, minik kanlı gözlen Harry'ye
dikilmisti. "Devam et, çocuk, devam et. Anne babanla gurur duyuyorsun, öyle mi? Gidip kendilerini
bir araba kazasında öldürtüyorlar (sarhostular herhalde) -"
Kendini bir anda ayaga dikilmis bulan Harry, "Araba kazasında ölmediler!" dedi.
"Aıaba kazasında öldüler, seni pis küçük yalancı ve seni bu namuslu, çalıskan insanların basına
yük olmaya bıraktılaı" diye feryadı bastı, öfkeyle sismisti. "Sen küstah, nankör küçük -"
na Marge Hala birden konusmayı kesti. Bir an için söyleyecek söz bulamamıstı sanki. Sisiyor
gibiydi, ifade edilemez bir kızgınlıkla - ama sismesi durmuyordu. Koca kırmızı yüzü genislemeye
basladı, minik gözleri yerinden ugradı, ag/ı da konusamayacak kadar gerildi. Bir saniye sonra tüvit
ceketinin birkaç dügmesi yerlerinden fırlayıp duvarlardan sekti - dev bir balon gibi sinyordu,
göbegi tüvit kemerinden kurtulmustu, parmaklarının her biri salam rulosu gibi olmustu...
Onun bedeni iskemlesinden tavana dogaı yükselmeye baslarken, Vernon Eniste ve Petuııia Teyze
aynı
40
anda "MARGE!" diye feryadı bastılar. Artık Marge Hala yusyuvarlak olmustu, domuz gözlü bir
cankurtaran samandırasına benziyordu, havada süzülüp inme inmis gibi sesler çıkarırken elleriyle
ayaklan garip bir sekilde iki yana açılmıstı. Ripper kayarak odaya girdi, deli gibi havladı.
"HAAYIIIIR!"
Vernon Eniste, Marge'm ayaklarından birini yakalayıp onu yeniden asagı çekmeye çalıstı, az daha
o da havalanıyordu. Bir saniye sonra Ripper ileri atlayıp dislerini Vernon Eniste'nin bacagına
geçirmisti.
Harry, kimse onu durduramadan yemek odasından çılgın gibi çıktı, merdivenlerin altındaki dolaba
yöneldi. O yaklasırken, dolap kapısı sihirli bir sekilde açıldı. Birkaç saniyede sandıgım, güçlükle de
olsa, ön kapıya tasımıstı. Yukarı fırladı ve kendini yatagın altına atarak gevsek tahtayı çıkardı,
kitapları ve dogum günü arma-ganlarıyla dolu yastık kılıfını aldı. Sürünerek çıktı, Hedwig'in bos
kafesini kaptı, asagıya, sandıgının yanına kostu. Tam o sırada Vernon Eniste, pantolonunun bir
paçası kan içinde ve parçalanmıs, yemek odasından dısarı fırladı.
"ÇABUK BURAYA GEL!" diye bögürdü. "BURAYA DÖN, DÜZELT ONU!"
Ama Harry'yi tepeden tırnaga pervasız bir öfke bürümüstü. Sandıgını bir tekmede açtı, asasını
çıkardı ve Vernon Eniste'ye dogrulttu.
Soluk soluga, "Hak etti bunu," dedi. "Layıgını buldu. Benden uzak dur."
41
El yordamıyla arkasında kapının kilidini aradı. "Ben gidiyorum," dedi. "Artık canıma yetti." Bir an
sonra karanlık, sessiz sokaktaydı, kolunun altında Hedwig'in kafesi, agır sandıgını sürüklüyordu.
42
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Hızır Otobüs
Harry birkaç sokak uzaklastıktan sonra Magnolia Crescenf ta alçak bir duvarın dibine yıgıldı.
Sandıgını çekerken harcadıgı çabadan dolayı soluk soluga kalmıstı. Orada öyle, sessizce oturdu.
Kanı hâlâ beynindeydi, kalbinin deli gibi çarpısını dinliyordu.
Ama karardık sokakta on dakika kadar tek basına durduktan sonra, içinde yeni bir duygu kabardı:
panik. Hangi açıdan bakarsa baksın, daha önce kendini hiç böylesine kötü bir açmazda bulmamıstı.
Tek basına karanlık Muggle dünyasında mahsur kalmıstı ve gidecek hiçbir yeri yoktu. Daha da
beteri, az önce okkalı bir büyü yapmıstı, bu da kesinlikle Hogvvarts'tan atılacagı anlamına
geliyordu. Genç Yasta Büyücülügün Kısıtlanması Kararnamesi'ni öyle bir ihlal etmisti ki, simdi o
burada otururken Sihir Bakanlıgı temsilcilerinin üzerine çullanmamasına sasıyordu.
Harry ürperdi ve Magnolia Crescent'ı gözleriyle taradı. Ona ne olacaktı simdi? Tutuklanacak mıydı,
yoksa büyücülük dünyasından bütün bütüne dıslanacak mıy-
43
Page 12
Harry Potter Azkaban Tutsagı
di? Ron'la Hermione'yi düsündügünde içi adamakıllı burkuldu. Suçlu olsa da olmasa da Ron'la
Hermi-one'nin ona böyle bir durumda yardım etmek isteyeceklerinden emindi. Ama ikisi de
yurtdısmdaydı ve Hedwig olmadıgından onlarla irtibat kurmak mümkün degildi.
Yanında Muggle parası da yoktu. Sandıgının dibindeki para kesesinde biraz büyücü altını vardı,
ama annesinin ve babasının ona bıraktıgı servetin geri kalanı Londra'daki Gringotts Büyücüler
Bankası'nda bir kasadaydı. Sandıgını çeke çeke ta Londra'ya götürmesine imkân yoktu. Tabii
eger...
Hâlâ elinde tuttugu asasına baktı. Eger zaten okuldan atılmıssa (simdi kalbi acı verecek kadar hızla
çarpıyordu), biraz daha büyü yapmasının bir zararı olmazdı herhalde. Baba yadigârı Görünmezlik
Pelerini yanındaydı - sandıga büyü yapıp tüy gibi hafiflestirse, süpürgesine baglasa ve üzerine
Pelerin'i geçirip Londra'ya uçsa ne olurdu sanki? O zaman kasasından parasının geri kalanını
alabilir ve... dıslanmıs biri olarak hayatına baslayabilirdi. Korkunç bir tablo, ama bu duvarın
dibinde de sonsuza kadar oturamazdı ya. Yoksa Muggle polisine gecenin yarısında bir sandık
dolusu büyü kitabı ve bir süpürgeyle dısarıda ne isi oldugunu açıklamak zorunda kalabilirdi.
Harry yine sandıgının içindekileri karıstırıp Görünmezlik Pelerini'ni aramaya koyuldu - ama daha
Pele-lin'i bulamadan, aniden dogruldu ve bir kez daha etrafına bakındı.
44
Ensesindeki tuhaf bir ürperti Harry'de gözetlendigi duygusunu uyandırmıstı. Ne var ki, sokak
bombostu ve büyük, kare biçimindeki evlerin hiçbirinde ısık yanmıyordu.
Yeniden sandıgına egildi, ama neredeyse egilir egilmez, eli asasında, tekrar ayaga dikildi. Bir sey
duymaktan çok, bir sey hissetmisti: Birisi ya da bir sey arkasındaki çitle garaj arasındaki dar
boslukta duruyordu. Harry gözlerini kısarak karanlık sokaga baktı. O sey bir hareket etse, sokak
kedisi mi yoksa baska bir sey mi, anlayacaktı.
Harry, "Lumos," diye fısıldadı ve asasının ucunda gözlerini kamastıran bir ısık belirdi. Asayı basının
üstüne kaldırınca iki numaranın çakıllı çimentodan duvarı birden aydınlandı. Garaj kapısı
parlaklastı ve Harry tam ikisinin ortasında çok büyük bir seyin heybetli siluetini apaçık gördü.
Kocaman, ısıl ısıl gözleri vardı.
Harry irkilip geriledi. Ayakları sandıga çarptı, tökezledi. Düsüsünü kesmek için kolunu savururken
asası elinden fırladı ve Harry olanca agırlıgıyla suyoluna yıgıldı.
Sagır edici bir GÜM sesi duyuldu ve Harry ansızın ortaya çıkan kör edici ısıktan korunmak için
ellerini kaldırıp gözlerine siper ettiT..
Bir çıglık atarak arkasındaki kaldırıma dogru yuvarlandı. Tam zamanında. Bir saniye sonra devasa
bir çift tekerlek ve far, kulak tırmalayan bir frenle' Harry'nin az önce yattıgı yerde durdu. Harry
basını kaldırdıgında tekerlek ve farların üç katlı, iflah olmaz
45
derecede mor bir otobüse ait oldugunu gördü. Otobüs adeta orada bitivermisti. Ön camında altın
harflerle Hz-zır Otobüs yazıyordu.
Harry bir an için düsüsten dolayı sersemledim mi acaba diye merak etti. Derken otobüsten mor
üniformalı bir biletçi çıktı ve yüksek sesle gecenin karanlıgına dogru konusmaya basladı.
"Mahsur kalmıs cadıların ve büyücülerin acil durum tasıtı Hızır Otobüs'e hos- geldiniz. Asanızı
tuttugunuz elinizi uzatın, otobüse atlayın, sizi istediginiz yere götürelim. Benim adım Stan
Shunpike, biletçiniz
//
Biletçi lafını yanda bıraktı. Hâlâ yerde oturmakta olan Harry'yi yeni görmüstü. Hkrry asasını tekrar
eline alıp zar zor ayaga kalktı. Yakından bakınca Stan Shun-pike'ın kendinden yalnızca birkaç yas
büyük oldugunu gördü; en fazla on sekizinde ya da on dokuzundaydı. ri, kepçe kulakları ve
epeyce sivilcesi vardı.
"Yerde naapıyodun ööle?" dedi Stan, profesyonel tavrını bir kenara bırakarak.
"Düstüm," dedi Harry.
Kıs kıs gülüp, "Ne diye düstün ki?" dedi Stan.
"Bilerek düsmedim," dedi Harry, bozularak. Kotunun bir dizi yırtılmıstı ve düsüsünü kesmek için
kullandıgı eli kanıyordu. Birden niye düstügünü hatırladı ve dönüp garajla çit arasındaki dar yola
Page 13
Harry Potter Azkaban Tutsagı
baktı. Hızır Oto-büs'ün farlarıyla apaydınlık olan yol bostu.
"Nereye bakıyosun?" dedi Stan.
"Büyük, siyah bir sey vardı," dedi Harry, kendin-
46
den pek emin olmadan boslugu isaret ederek. "Köpek gibi bir sey... ama dev gibi..."
Dönüp Stan'e baktı. Stan'in agzı hafifçe açıktı. Harry tedirginlik içinde, Stan'in gözlerinin alnındaki
yara izine kaydıgını gördü.
"O basındaki de ne ööle?" dedi birden Stan.
"Hiç," dedi Harry hemen, yara izini saçıyla örterek. Sihir Bakanlıgı onu arıyorsa, islerini
kolaylastırmak istemiyordu.
"Adın ne?" diye üsteledi Stan.
"Neville Longbottom," dedi Harry, aklına gelen ilk ismi söyleyerek. "Ee - bu otobüs," diye devam
etti hiç beklemeden, Stan'in dikkatini baska yere çekmeyi umarak, "her yere gider mi demistin?"
'Tabii," dedi Stan gururla, "nereye istersen. Karada olsun da. Suda bes para etmez. - Baksana,"
dedi yine süpheci bir ifadeyle, "bize sinyal gönderdin, di mi? Asam kaldırıp, di mi?"
"Evet," dedi Harry hemen. "Baksana, Londra'ya gitmek ne l ^dar tutar?"
"On bir Sickle," dedi Stan, "ama on üçe sıcak çikolata da veriyoruz, on beseyse^bi sise sıcak suyla
istediin renk dis fırçası ahyosun."
Harry bir kez daha sandıgını karıstırıp para kesesini çıkardı ve Stan'in eline bir miktar gümüs
bıraktı. Sonra Stan'le birlikte Harry'nin sandıgını ve onun üstünde dengede duran Hedwig'in
kafesini kaldırıp otobüsün basamaklarından çıkardılar.
çeride koltuk yoktu; onun yerine, perdeli pencere-
47
lerin yanında yarım düzine kadar pirinç somya duruyordu. Bütün yatakların anmdaki mesnetlerde
yanan mumlar, ahsap kaplı duvarları aydınlatıyordu. Otobüsün arkasında, gece takkesi giymis bir
büyücü, "Sag ol, ama simdi olmaz, sülük tursusu kuruyorum/' dedi ve uykusunda döndü.
"Sen suraya geç," diye fısıldadı Stan. Harry'nin sandıgını, direksiyonun önünde rahat bir koltukta
oturan soförün tam arkasındaki yatagın altına tıktı. "Bu soförümüz, Ernie Prang. Ern, bu Neville
Longbottom."
Çok kalın camlı bir gözlük takmıs yaslı bir büyücü o}an Ernie Prarıg, Harry'yi basıyla selamladı.
Harry yine tedirgin tedirgin perçemim düzeltip yatagının üstüne oturdu.
Stan, Ernie'nin yanındaki koltuga oturup, "Hadi gazla, Ern," dedi.
Yine muazzam bir GÜM sesi çıkh ve Harry kendini yataga yapısmıs buldu, Hızır Otobns'ün hızıyla
arkaya dogru fırlamıstı. Dogrularak karanlık pencereden dısarı baktı ve simdi bambaska bir
caddede gittiklerini gördü. Stan, Harry'nin yüzündeki afallamıs ifadeyi büyük bir keyifle izliyordu.
"Sen bize sinyal göndermeden önce burdaydık iste," dedi. "Nerdeyiz, Ern? Galle/de bi yerde mi?"
"Haa," dedi Ernie.
"Nasıl oluyor da Muggle'lar otobüsü duymuyor?" dedi Harry.
"Onlar mı?!" dedi Stan küçümseyen bir tavırla. "Onlar dooru dürüs dinlemezler, di mi? Dooru
dürüs
48
bakmazlar da ayrıca. Hiçbisiyin farkına varmaz onlar."
"Gidip Madam Marsh'ı uyandırsan iyi olur, Stan," dedi Ern. "Bir dakika içinde Abergavenny'de
olacagız."
Stan, Harry'nin yatagını geçip dar bir tahta merdivenden yukarı çıkarak gözden kayboldu. Harry
hâlâ pencereden dısan bakıyor, kendini anbean daha da tedirgin hissediyordu. Ernie direksiyon
kullanma konusunda ustalasmısa benzemiyordu. Hızır Otobüs kaldırıma çıkıp duruyor, ama hiçbir
seye çarpmıyordu; o ge-1 irken sıra sıra sokak lambası, posta kutusu ve çöp bidonu çil yavrusu
gibi dagılıyor, o geçtikten sonra yine yerlerine dönüyorlardı.
Stan arkasında seyahat pelerinli, hafiften yesil bir cadıyla döndü.
"ste geldik, Madam Marsh," dedi neseyle. Ern frene asıldı ve yataklar otobüsün içinde yarım metre
kadar öne kaydı. Madam Marsh agzına bir mendil tıkıstırarak basamaklardan düse kalka indi. Stan
Page 14
Harry Potter Azkaban Tutsagı
arkasından onun çantasını attı ve kapıları çarparak kapadı; yine GÜM diye bir ses çıktı ve dar bir
tasra yolunda yıldırım gibi gitmeye basladılar. Agaçlar hoplayarak yollarından çekiliyordu.
Harry sürekli GÜM'leyen ve yüz millik sıçramalar yapan bir otobüste olmasa da uyuyamazdı.
Basına neler gelecegim ve Dursley'lerin Marge Hala'yı tavandan indirmeyi becerip
beceremediklerini düsünmekten kendini alıkoyamıyor, midesi bulanıyordu.
Stan bir Gelecek Postası çıkarmıs, dili dislerinin ara-
49
sında, onu okuyordu. Uzun, çitilesmis saçlı, çökük yüzlü bir adamın fotografı Harry'ye birinci
sayfadan yavasça göz kırptı. Adam Harry'ye tuhaf bir biçimde tanıdık geliyordu.
"O adam!" dedi Harry, dertlerini bir an için unutarak. "Muggle haberlerine çıkmıstı!"
Stanley birinci sayfaya göz atıp kıkırdadı.
"Sirrus Black," dedi, basını evet anlamında sallayarak. "Tabii Muggle haberlerine çıkar, Nevüle.
Hiçbisi-den haberin yok galba senin..."
Harry'nin bos bos baktıgım görünce üstünlük taslar bir tavırla güldü, birinci sayfayı çıkarıp
Harry'ye uzattı.
"Daha çok gaste okuman lazım, Nevilîe."
Harry gazeteyi mum ısıgına dogru kaldırıp okumaya basladı:
BLACK HÂLÂ YAKALANAMADI
Sihir Bakanhgı'mn bugün yaptıgı açıklamaya göre, muhtemelen simdiye dek Azkaban kalesine
kapatılmıs en rezil tutsak olan Sirius Black, hâlâ yakalanamadı.
Sihir-Bakanı Corneliııs Fudge bu sabah yaptıgı açıklamada, "Black'i yeniden yakalamak için
elimizden geleni yapıyor ve büyücü toplumundan sakin olmalarını rica ediyoruz," dedi.
Yudge, Muggle Basbakanı'nı krizden Mberdar ettigi için Uluslararası Sihirbazlar Federasyonıı'nun
bazı üyelerince sert bir sekilde elestiriliyor.
Fudge sinirli bir tavırla, "Ama bunu yapmak zorundaydım sonuçta," dedi. "Black deli. Is'ter Muggle
olsun
50
ister büyü dünyasından biri, karsısına çıkan herkes için büyük bir tehlike olusturuyor.
Basbakan'dan Black'in gerçek kimligi hakkında kimseye tek kelime etmeyecegi konusunda
güvence aldım. Zaten söylese de kim inanır ki?"
Muggle'lara Black'in tabanca (Muggle'lann birbi'-lerini öldürmede kullandıkları bir tür metal asa)
tasıd gı söylendi. Büyücü t'oplumuysa, Black'in on iki yıl önce on üç kisiyi tek bir lanetle
öldürdügündeki gibi bir kctli-amın korkusuyla yasıyor.
Harry, Sirius Black'in çökük yüzünün canlı görünen yegâne bölgesi olan gölgeli gözlerinin içine
baktı. Simdiye kadar hiç vampirle karsılasmamıs, ama Karanlık Sanatlara Karsı Savunma
derslerinde resimlerini görmüstü ve Black mum gibi beyaz teniyle tam bir vampire benziyordu.
Harry'nin haberi okumasını izleyen Stan, "Korkunç bisi, di mi?" dedi.
"On üç kisiyi mi öldürmüs?" dedi Harry, sayfayı Stan'e uzatarak. "Tek bir lanetle, ha?"
"Evet," dedi Stan. "Hem de sahitlerin önünde falan. Güpegündüz. Ortalık baya bi karısmıstı, di mi
Ern?"
"Haa," dedi Ern kasvetli kasvetli.
Stan, elleri arkasında, Harry'yi daha iyi görebilmek için koltugunda döndü.
"Black, Kim-Olduunu-Bilirsin-Sen'in önemli des-"ekçilerindendi," dedi.
"Ne, Voldemort'un mu?" dedi Harry düsünmeden.
51
Stan sivilcelerine kadar bembeyaz kesildi; Ern direksiyonu öyle hızlı çevirdi ki, bu defa bir çiftlik
evi otobüsün önünden kaçmak için oldugu gibi kenara sıçramak zorunda kaldı.
"Kafana saksı falan mı düstü senin?" diye viyakladı Stan. "Ne diye ismini sölüyosun k7"
"Affedersiniz," dedi Harry te.ksla. "Affedersiniz, unuttum -"
"Unuttun mu?!" dedi Stan tel »izce. "Üff, kalbim ööle bi atıyo ki..."
"Yani - yani Black, Kim-Oldug unu-Bilirsin-Sen'in destekçisiymis, öyle mi?" diye özü: dilercesine
lafını düzeltti Harry.
Page 15
Harry Potter Azkaban Tutsagı
"Evet," dedi Stan, hâlâ gögst nü sıvazlayarak. "Evet, dogru. Kim-Olduunu-Bilirsin-£en'le çok
yakınmıs diyolar... neyse, küçük 'Arry Potter, Kim-Olduunu-Bilirsin-Sen'e gününü gösterince" - o
sırada Harry yine tedirgin bir halde perçemini düzeltti - "Kim-Olduunu-Bilirsin-Sen'in bütün
müritleri birer birer avlandı, di mi Ern? Çogu zaten biliyodu islerinin bittigini, kusu kusu geldiler.
Ama Sirius Black ööle yapmadı. Kim-Oldu-unu-Bilirsin-Sen basa geçse, onun saakolu olcaanı
dü-sünüyomus diye duydum.
"Neyse, Black'i Muggle'larla dolu bi caddenin ortasında kıstırıyolar, o da asasını çekip caddenin
yansını havaya uçuruyo. Bi büyücü ve o sırada orda olan on iki Muggle hapı yutuyo. Dehset, di mi?
Bi de Black ondan soora naapıyo biliyo musun?" diye dramatik bir adayla fısıldadı Stan.
52
"Ne?"
"Gülüyo," dedi Stan. "Orda ööle durup gülüyo. Sihir Bakanlıgı'ndan destek kuvvetleri gelince de
kusu kusu gidiyo onlarla, bu arada da katıla katıla gülmeye devam ediyo. Deli çünkü, di mi Ern?
Deli, di mi?"
"Azkaban'a gittiginde deli degildiyse de, simdi olmustur," dedi Ern sıkıntılı bir sesle. "O yere adım
atacagıma kellemi keserim. Gerçi, yanlıs anlama... yaptıgından sonra, hak etti bunu..."
"Olayın üstünü örtmek için baya bi ugrastılar, di mi Ern?" dedi Stan. "Koca bi cadde havaya uçuyo,
o kadar Muggle ölüyo falan. Nooldu demislerdi, Ern?"
"Gaz patlaması," diye hırıldadı Ernie.
"Simdi de dısarda," dedi Stan, Black'in gazete fo-tografındaki kupkuru suratını inceleyerek. "Daa
önce Azkaban'dan kaçan olmamıs*! hiç, di mi Ern? Nası yaptı, hiç kafam basmıyo. Korkutucu, di
mi? Gerçi o Azka-ban muhafızlarına karsı pek sansı yok bence, ha Ern?"
Ernie birden ürperdi.
"Baska bir seyden bahsetsene, Stan, haydi aslanım. O Azkaban muhafızları tüylerimi diken diken
ediyor."
Stan gazeteyi isteksizce bir kenara bıraktı. Harry de Hızır Otobüs'ün penceresine yaslandı. Kendini
daha da kötü hissediyordu. Stan'in birkaç gece sonra yolcularına neler anlatacagını hayal
etmekten de kendini alamıyordu.
"Su 'Arry Potter'ı duydun, di mi? Halasım uçurmus havaya yav! Geçende burda bizlt ydi, Hızır
Otobüs'te, di mi Ern? Kirisi kırmaya çalısıyodu..."
53
Harry de tıpkı Sirius Black gibi büyücü yasalarını çignemisti. Marge Hala'yı sisirmek onu Azkaban'a
gönderecek kadar kötü bir suç muydu? Harry büyücü hapishanesi hakkında .hiçbir sey bilmiyordu,
ama orası hakkında konusan herkesin ses tonunda aynı korku vardı. Daha geçen yıl Hogvvarts
bekçisi Hagrid orada iki ay geçirmisti. Harry, Hagrid'e nereye gidecegini söylediklerinde yüzüne
yerlesen dehset ifadesini kolay kolay unutamayacaktı. Üstelik Hagrid, Harry'nin tanıdıgı en cesur
insanlardan biriydi.
Hızır Otobüs karanlıgın içinde çalıları ve direkleri, telefon kulübelerini ve agaçları etrafa saçarak
yoluna devam etti, Harry de kustüyü yatagında sessiz ve perisan bir halde yattı. Bir süre sonra,
Harry'nin sıcak çikolata için gereken parayı verdigi Stan'in aklına geldi, ama tam servis yaparken
otobüs birdenbire Angle-sea'den Aberdeen'e sıçrayınca çogunu Harry'nin yastıgının üstüne döktü.
Arada bir, gecelikli ve terlikli bir büyücü ya da cadı alt kata geliyor, otobüsten iniyordu. Hepsi de
inmekten çok memnun görünüyordu.
Sonunda otobüste yolcu olarak bir tek Harry kaldı.
"Pekâlâ, Neville," dedi Stan, ellerini çırparak. "Londra'da nereye?"
"Diagon Yolu," dedi Harry.
'Tamam," dedi Stan, "sıkı tutun o zaman..."
GÜM
Charing Cross Caddesi'nde yıldırım hızıyla ilerli-yorlardı.'Harry dogrulup binaların ve bankların
otobüsün önünden kıl payı kaçmalarını izledi. Gökyüzünün
54
rengi açılmaya baslamıstı. Bir iki saat ortalıkta görün-meyecek, açılır açılmaz Gringotts'a gidecek,
Page 16
Harry Potter Azkaban Tutsagı
sonra da yola koyulacaktı - ama nereye, kendi de bilmiyordu.
Ern frenlere asıldı ve Hızır Otobüs küçük ve derme çatma bir meyhanenin önünde durdu. Bu,
arkasında Diagon Yolu'na sihirli bir geçis bulunan Çatlak Kazan'di.
"Tesekkürler," dedi Harry, Ern'e.
Basamaklardan asagı atlayıp, Stan'e saldıgı ve Hedwig'in kafesini kaldırıma indirmesinde yardımcı
oldu.
"Eh," dedi Harry, "hosça kal!"
Ama Stan onunla ilgilenmiyordu. Otobüsün kapısının agzında durmus, faltası gibi gözlerle Çatlak
Kazan'in kafir anlık girisine bakıyordu.
"ste buradasın, Harry," dedi bir ses,
Harry daha arkasını dönemeden, omzunda bir el hissetti. Aynı anda Stan'in seslendigini duydu:
"Vay canına! Ern, çabuk buraya gel! Çabukl"
Harry omzundaki elin sahibine baktıgında basından asagı kaynar sular bosandı - gidip Sihir Bakanı
Corneıius Fudge'ın ta kendisine toslamıstı.
Stan kaldırıma, hemen onların yanına atladı.
"Neville'e nası hitap ettiniz, Bakanım?"Medi heyecanla.
Uzun, ince çizgili bir pelerin giymis, tombalak, ufak tefek bir adam olan Fudge, üsümüs ve yorgun
görünüyordu. ^
"Neville mi?" dedi. "Bu Harry Potter."
55
"Biliyordum!" diye bagırdı Stan neseyle. "Ern! Ern! Bil bakalım Neville kimmis, Ern! 'Arry
Potter'mıs! Yara izini görebiliyorum!"
"Evet," dedi Fudge, durumu tartarak. "Hızır Oto-büî'ün Harry'yi almasına çok memnun oldum, ama
srndi onunla Çatlak Kazan'a girmemiz gerekiyor..."
Fudge, Harry'nin omzunu daha sıkı tutup onu Çatlak Kazan'a dogru yönlendirdi. Kapı aralıgından,
barın arkasında elinde bir fener bulunan, kambur duruslu biri görünüyordu. Mekânın pörsük derili,
dissiz sahibi Tom'du bu.
"Onu bulmussunuz, Bakanım!" dedi Tom. "Bir sey arzu eder misiniz? Bira? Brendi?"
"Belki bir demlik çay," dedi Fudge. Hâlâ Harry'nin omzunu bırakmamıstı.
Arkalarından sürtünme ve öfüldeme sesleri geldi ve içeri Stan'le Ern girdi. Harry'nin sandıgını ve
Hed-wig'in kafesini tasıyorlar, etraflarına heyecanlı heyecanlı bakıyorlardı.
Stan, Harry'ye parlayan gözlerle bakarak, "Ne diye bize kim oldugunu söylemedin, Neville, ha?"
dedi. Bu arada Ernie baykusu andıran suratıyla Stan'in omzunun üstünden sahneyi ilgiyle
izliyordu.
"Bir de özel konuk salonu rica edecegiz, Tom," dedi Fudge anlamlı anlamlı.
Tom, Fudge'ı barın arkasındaki geçide götürürken, Harry de Stan'le Ern'e perisan bir sesle, "Hosça
kalın," dedi.
"Hosça kal, Neville!" diye seslendi Stan.
56
Fudge, Harry'yi Tom'un fenerinin ısıgında dar geçitten yürüttü. Az sonra küçük bir salona girdiler.
Tom parmaklarını sıklath ve aniden ızgarada bir ates yanmaya basladı. Tom egilip selam vererek
odadan çıktı.
Fudge atesin yanında bir sandalyeyi göstererek, "Otur, Harry/' dedi.
Harry oturdu. Atesin parlaklıgına ragmen tüyleri diken dikendi. Fudge ince çizgili pelerinini çıkarıp
bir kenara attı, sonra da sise yesili takım elbisesinin pantolonunu çekistirip Harry'nin karsısına
oturdu.
"Benim adım Cornelius Fudge, Harry. Sihir Baka-ru'yım."
Harry bunu zaten biliyordu elbette; Fudge'ı daha önce bir kez görmüstü. Ama o sırada babasının
Görün-mezlik Pelerini'ni giymis oldugu için, Fudge'ın bunu bilmemesi gerekiyordu.
Hancı Tom yeniden içeri girdi. Gece kıyafetinin üstüne bir önlük takmıstı ve bir tepsinin içinde
çayla sıcak ekmek tasıyordu. Tepsiyi Fudge'la Harry'nin arasındaki masaya i,~>yup salondan çıktı,
kapıyı da arkasından kapattı.
Page 17
Harry Potter Azkaban Tutsagı
"Evet, Harry," dedi Fudge, bir taraftan çay koyarak. "Hepimizi zor duruma düsürdügünü
söylemeliyim. Teyzenle enistenin evinden öyle kaçıp gitmek! Sandım ki... ama sag salim
buradasın, önemli olan da bu."
Fudge sıcak bir ekmek üzerine tereyagı sürüp tabagı Harry'nin önüne itti.
"Ye biraz, Harry, yürüyen bir ölüye benzemissin. Pekâlâ... Miss Marjorie Dursley'nin sisirilmesi
olayını
57
hallettigimizi duymak hosuna gider herhalde. Büyü Kazalarını Düzeltme Dairesi'rfin iki üyesi birkaç
saat önce Privet Drivo'a gönderildi. Miss Dursley'nin havası indirildi ve hafızası degistirildi. Olayı
hiç hatırlamıyor. Böylece mesele kapandı, kimse de zarar görmedi."
Fudge fincanının üzerinden Harry'ye, en sevdigi yegenini süzen bir amca gibi baktı. Kulaklarına
inanamayan Harry konusmak üzere agzını açtı, ama aklına söyleyecek hiçbir sey gelmeyince
yeniden kapattı.
"Ne o, teyzenle enistenin tepkisinden mı kaygılanıyorsun?" dedi Fudge. "F-h, ikisinin de son derece
kızgın oldugunu inkâr etmeyecegim, Harry. Ama Noel'i ve Paskalya'yı Hogwarts'ta geçirmen
sartıyla gelecek yaz seni almaya hazırlar."
Harry'nin dili çözüldü.
."Ben Noel ve Paskalya tatillerinde hep Hogwarts'ta kalıyorum zaten/' dedi. "Ve bir daha da hiç
Privet Dri-ve'a dönmek istemiyorum."
"Yapma ama, eminim biraz sakinlestikten sonra fikrin degisecek," dedi Fudge endiseli bir ses
tonuyla. "Ne de olsa onlar ailen, Harry ve eminim birbirinizi çok seviyorsunuz... seyy, yani çok
derinden derine."
Harr/nin aklına Fudge'a isin aslını anlatmak gelmedi. Hâlâ kendisine ne olacagını ögrenmeyi
bekliyordu.
"Geriye kalan tek sey," dedi Fudge, kendisine ikinci bir tereyagh ekmek hazırlayarak, "tatilinin son
iki haftasını nerede geçirecegine karar vermek. Benim önerim burada, Çatlak Kazan'da bir oda
tutup -"
58
"Bir dakika/' diye lafını kesti Harry. "Peki ya cezam?"
Fudge ona gözlerini kırpıstırdı.
"Ceza mı?"
"Yasaları çignedim!" dedi Harry. "Genç Yasta Büyücülügün Kısıtlanması Kararnamesi!"
"Canım, seni öyle ufacık bir sey için cezalandıracak degiliz ya!" dedi Fudge, elindeki ekmegi
sabırsızca sallayarak. "Bir kazaydı! Sırf halalarını sisirdiler diye insanları Azkaban'a göndermeyiz
biz!"
Ama bu, Harr/nin geçmiste Sihir Bakanlıgı'yla yasadıklarına pek uyan bir durum degildi.
"Geçen yıl bir ev cini enistemin evinde bir puding patlattı diye resmi bir ihtar aldım!" dedi Harry
kaslarını çatarak. "Sihir Bakanlıgı orada bir kez daha büyü yapılırsa Hogwarts'tan atılacagımı
söylemisti!"
Harr/nin gözleri onu yanıltmıyorsa, Fudge birden biraz sarsaklasmıstı.
"Sartlar degisir, Harry... sunu da dikkate almalıyız ki... su anki iklimde... e ahlmayı'z'stemiı/orstm
herhalde?"
'Tabii ki istemiyorum/' dedi Harry.
"Eh, o zaman neyi tartısıyoruz?" dedi Fudge, sen bir kahkaha atarak. "Simdi sen bir ekmek al,
Harry. Ben de gidip bakayım, Tom'un senin için bir odası var mıymıs/' * .
Fudge odadan çıktı ve Harry arkasından bakakaldı. Son derece tuhaf bir seyler dönüyordu ortada.
Fudge madem yaptıkları için Harry'yi cezalandırmayacakh, niye Çatlak Kazan'da onu beklemisti?
Hani düsünüyor-
59
du da, herhalde genç yasta büyü yapma olaylarıyla ilgilenmek Sihir Bakanı'nın kendisine
düsmezdi.
Fudge yanında hancı Tom'la geri döndü.
Page 18
Harry Potter Azkaban Tutsagı
"On bir numaralı oda bos, Harry," dedi Fudge. "Çok rahat edecegini sanıyorum. Senden bir tek sey
istiyorum, Harry, eminim anlayısla karsılayacaksındır: Senin Muggle Londra'sında dolasmanı
istemiyorum, oldu mu? Diagon Yolu'ndan çıkma. Ve her gece karanlık basmadan buraya
döneceksin. Eminim anlıyorsun-dur. Tom benim için sana göz kulak olacak."
"Tamam," dedi Harry agır agır, "ama niye -?"
,"Seni yeniden kaybetmek istemeyiz, degil mi?" dedi Fudge, candan bir kahkahayla. "Yo, yo...
nerede oldugunu bilmemiz daha iyi... yani..."
Fudge yüksek sesle gırtlagını temizledi ve ince çizgili pelerinini aldı.
"Eh, ben artık gideyim, yapacak is çok."
"Black'le ilgili bir, gelisme var mı?" diye sordu Harry.
Fudge'in parmakları pelerininin gümüsi ipliklerinden kaydı.
"Ne, ne? Ha, duydun demek - sey, su anda bir sey yok, ama an meselesi. Azkaban muhafızları
simdiye kadar hiç basarısızlıga ugramadılar... ve daha önce onları hiç böyle öfkeli görmemistim."
Fudge hafifçe omuz silkti.
"Peki, hosça kal."
Elini uzattı, onun elini sıkarken Harry'nin aklına birden bir fikir geldi.
60
"Sey - Bakanım? Bir sey sorabilir miyim?"
"Elbette," dedi Fudge gülümseyerek.
"Sey, Hogwarts'ta üçüncü sınıfların Hogsmeade'i ziyaret etmesine izin veriliyor, ama teyzemle
enistem izin belgemi imzalamadılar. Siz imzalayabilir misiniz acaba?"
Fudge rahatsız olmusa benziyordu.
"Ah," dedi. "Hayır, hayır, kusura bakma Harry, ama ben senin ebeveynin ya da velin degilim -"
"Ama siz Sihir Bakanı'siniz," dedi Harry hevesle. "Eger siz bana izin verirseniz -"
"Hayır, kusura bakma Harry, ama kurallar böyle," dedi Fudge kararlı bir tavırla. "Belki
Hogsmeade'e gelecek yıl gidebilirsin. Aslında, bana sorarsan, gitme daha iyi... evet... eh, ben
gideyim. yi tatiller, Harry."
Fudge son bir kez gülümsedikten ve Harry'nin elini sıktıktan sonra odadan çıktı. Tom, Harry'ye
gülümseyerek yanına geldi.
"Lütfen beni takip edin, Mr Potter," dedi. "Esyalarınızı yukarı çıkardım bile..."
Harry, Tom'un pesinden sık bir tahta merdiveni çıktı ve kapısında pirinç rakamlarla on bir yazan
bir odaya geldi. Tom kapıyı açtı.
çeride çok rahat görünen bir yatak, iyi cilalanmıs meseden esyalar ve coskuyla çıtırdayan bir ates
vardı. Ve dolabın üstünde de -
"Hedwig!" dedi Harry, heyecandan solugu kesilerek.
Kar beyaz baykus gagasını tıkırdattı ve uçup Harry'nin koluna kondu.
61
"Çok akıllı bir baykusunuz var/' dedi Tom gülerek. "Siz geldikten bes dakika sonra o da geldi. Bir
seye ihtiyacınız olursa, istemekten çekinmeyin, Mr Potter."
Egilip selam verdi ve odadan çıktı.
Harry uzun süre yatagının üstünde oturup dalgın dalgın Hedwig'i oksadı. Pencereden görünen
gökyüzü hızla koyu kadife maviden soguk çelik grisine, sonra da alfan benekli bir pembeye döndü.
Harry yalnızca birkaç saat önce Privet Drive'dan ayrıldıgına, okuldan atılmadıgına ve simdi önünde
Dursley'lerden uzak iki hafta bulunduguna inanmakta güçlük çekiyordu.
"Çok garip bir geceydi, Hedwig," dedi esneyerek.
Ve gözlügünü bile çıkarmadan, yastıklarının üzerine yıgılıp uykuya daldı.
62
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çatlak Kazan
Harry'nin bu tuhaf yeni özgürlügüne alısması birkaç gününü aldı. Daha önce hiç istedigi saatte
kalkmamıs, istedigi seyi yememisti böyle. Simdi Diagon Yolu'ndan çıkmadıgı sürece istedigi yere
bile gidebiliyor-du. Ve bu uzun, parke taslı cadde dünyanın en harikulade büyücü dükkânlarıyla
Page 19
Harry Potter Azkaban Tutsagı
dolu oldugundan, Fudge'a verdigi sözü tutmayıp da Muggle dünyasına dönmek Harry'nin aklının
ucundan dahi geçmiyordu.
Her sabah Çatlak Kazan'da kahvaltısını ederken diger konukları izlemek Harry'nin hosuna
gidiyordu: alısverise gelmis tasralı ufak tefek, komik cadılar; Biçim Degistirme Güncesi'nde çıkan
son makale üzerine tartısan saygın büyücüler; vahsi görünümlü sihirbazlar, kaba saba cüceler...
Hatta bir keresinde, kalın yün baslıgının altından bir tabak çig böbrek siparis eden, süpheli bir
sekilde cadaloza benzeyen birini bile görmüstü.
Harry kahvaltıdan sonra arka bahçeye çıkıyor, asa-sıyla çöp tenekesinin üstündeki soldan üçüncü
tuglaya
63
tıklıyor ve geri çekilip duvarın içinde Diagon Yolu'na açılan kemerli geçidin ortaya çıkmasını
bekliyordu.
Harry uzun, günesli günleri dükkânları gezerek ve açıkhava kafelerinde rengârenk semsiyelerin
altında yemek yiyerek geçiriyordu. Kafelerdeki diger müsteriler birbirlerine aldıkları seyleri
gösteriyor ("bu bir ays-kop, dostum - artık ay çizelgeleriyle debelenmeye paydos, gördün mü?")
ya da Sirius Black vakasını tartısıyorlardı ("sahsen ben, o Azkaban'a dönene dek çocukları dısarı
bırakmayacagım"). Harry ödevlerini battaniyelerin altında, fener ısıgında yapmaktan da
kurtulmustu. Artık Florean Fortescue'nun Dondurma Dük-kânı'nda oturup, ara sıra Florean
Fortescue'nun kendisinden de yardım alarak ödevlerini bitirebilirdi. Fortes-cue hem ortaçag cadıları
hakkında çok sey biliyor, hem de Harry'ye her yarım saatte bir bedava sundae veriyordu.
Gringotts'taki kasasına gidip para kesesini altın Galleon'lar, gümüs Sickle'lar ve bronz Knut'larla
doldurduktan sonra, hepsini bir çırpıda harcamamak için Harry'nin nefsine epey hâkim olması
gerekti. Hog-warts'a daha bes yıl boyunca gidecegini ve büyü kitapları için Dursley'lerden para
istemenin nasıl bir his olacagını kendine tekrar tekrar hatırlatarak, som altından, çok sık bir
Tükürenbilye takımını almamayı basardı (miskete çok benzeyen bu büyücü oyununda, taslar sayı
kaybeden oyuncunun suratına igrenç kokulu bir sıvı fıskırtıyordu). Büyük bir cam topun içindeki
mükemmel galaksi modeline de epey içi gitti, bu modeli satın
64
alsaydı Astronomi dersinden ömür boyu kurtulurdu. Ama iradesini en çok zorlayan sey, Çatlak
Kazan'a geldikten bir hafta sonfa, en sevdigi dükkân olan Kaliteli Quidditch Malzemeleri'nde
karsısına çıktı.
Dükkândaki kalabalıgın nereye baktıgını merak eden Harry güçbela içeri girip heyecanlı cadıların
ve büyücülerin arasından itis kakıs ilerlerken, gözüne yeni kurulmus bir platform ilisti. Platformun
üstünde, hayatında gördügü en muhtesem süpürge duruyordu.
"Yeni çıkmıs... prototip..." diyordu köseli çeneli bir büyücü, yanındaki arkadasına.
Harry'den daha küçük bir erkek çocugu babasının koluna yapısmıs sallanarak, "Dünyadaki en hızlı
süpürge bu, degil mi baba?" diye ayaklıyordu.
"rlanda Milli Takımı bu bebeklerden daha demin yedi tane siparis etti!" dedi dükkânın sahibi
kalabalıga. "Biliyorsunuz, o takım Dünya Kupası'nm favorisi!"
Önünde duran iriyan cadı çekilince, Harry süpürgenin yanındaki levhayı okuyabildi:
ATESOKU
Bu son model sürat süpürgesitıin disbudak agacından yapılma, son derece ince islenmis ve
pürüzsüz sapı, cam gibi bir cilaya ve elle kazınmıs kendi kayıt numarasına sahip. Süpürge
kuyrugunda bulunan, tek tek özel olarak seçilmis hus agacı dallarının aerodinamik açıdan
kusursuzlugu, Atesoku'na benzersiz bir denge kazandırıp hata payını sıfıra indiriyor. Atesoku
saatte sıfır kilo-
65
metreden 250 kilometreye on saniyede çıkıyor. Bozulamaz fren büyüsü de cabası. Talep üzerine
fiyat bildirilir.
Talep üzerine fiyat bildirilir... Harry, Atesoku'nun kaç al tır a mal olacagım düsünmek bile
istemiyordu. Hayatında hiçbir seyi bu kadar çok istememisti - ama simdiye dek kendi Nimbus ki
Bin'iyle de hiç Quid-ditch maçı kaybetmemisti. Zaten iyi bir süpürgesi varken, Atesoku almak için
Page 20
|
|
 |
|
|
|
Sitenin tek amacı kendim yükleyip kendim okumamdır. Hiçbir ticari vs. Amacım yoktur. |
|
|
 |
|
|
|
|